It is arguable to seize the right of hypothec, which is accepted widely in Turkish law practice, with regard to characteristics of hypothec that is constructed in substantive law. Then, according to substantive law regulations, the right of hypothec is not independent from the principal claim and can not be subject to legal transactions exclusively. Likewise, the rules of seizure in enforcement law are not actually independent from the fundamentals of substantive law. Therefore, it is not accepted to seize rights that cannot be transferred to others exclusively according to substantive law. This rule is a general recognition based on the aim of the seizure along with the special provisions about the non-distrainable goods and rights regulated in Turkish Code of Execution and Bankruptcy. Hence, to be transferable is a prior condition in order to be seizable for any rights and goods. Therefore, law practice about the seizure of the right of hypothec should also be reviewed under the characteristics of this right accepted in substantive law and general limitations about the non-distrainable goods and rights; and, it should not be accepted to seize a right of hypothec exclusively.
Türk hukuk uygulamasında kabul gören ipotek hakkının haczi müessesesi, ipotek hakkının maddî hukukta düzenlenen nitelikleri bakımından tartışmaya açıktır. Zira, maddî hukuk kurallarına göre ipotek hakkının asıl alacak hakkından bağımsız bir niteliği ve asıl alacaktan ayrı olarak tek başına hukukî işlemlere konu edilebilmesi söz konusu değildir. Yine esasen icra hukukunda haciz müessesesi bakımından da maddî hukuk kurallarından tamamen bağımsız bir uygulama söz konusu değildir. Bu çerçevede, maddî hukuka göre tek başına başkasına devri mümkün olmayan hakların haczi kabul görmemektedir. Bu kural, İcra ve İflâs Kanunu’nda düzenlenen haczi caiz olmayan mal ve haklar haricinde, haczin amacından hareketle ortaya çıkan genel bir kural niteliğindedir. Bu nedenle, devredilebilir olma herhangi bir mal veya hakkın haczedilebilir olmasının bir ön koşuludur. O hâlde, ipotek hakkının haczi bakımından da bu hakkın maddî hukukta kabul gören özellikleri ile haczedilebilir mal ve hakların genel kuralları çerçevesinde bir değerlendirme yapılmalı ve ipotek hakkının münhasıran haczi mümkün olmamalıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | PRIVATE LAW |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 2 |