Bu makalede, şov ile performans arasındaki, günümüzde iyice bulanıklaşan alanda sahiciliğiyle bir performans
sanatçısı olarak öne çıkan Diamanda Galas’ın, müziğini edebiyat ve performans ile buluştururken politik tavrından
da asla ödün vermeyişi üzerinde durulacaktır.
Kendisi için “auteur” (yazar) nitelemesini tercih eden, üç buçuk oktavlık soprano Diamanda Galas, sesini kıyımlara
uğrayanların, yurtlarından kovulan halkların, işkence görenlerin, ezilen kadınların, fahişelerin, toplumdan dışlanan
eşcinsellerin, AIDS hastalarının yanında, onların lehine bir silah gibi kullanıyor; özgürlük kavramına vurgu
yaparak bizzat direnişin ve karşı koyuşun sesine dönüşüyor. Blues, gospel, caz, klasik müzik, folk, rembetiko ve
rock etkili müziğinde ölüm, hastalık, kötülük, adaletsizlik gibi karanlık temaları daha çok kullanan Galas,
Baudelaire, Artaud, Nerval, Pasolini, Genet, Poe, Celan, Adonis, Michaux, Vallejo gibi yazar ve şairlerin metinlerinden
de yararlanıyor.
Bu makale, günümüz sanatında başkaldırının en güçlü kadın seslerinden biri olan Diamanda Galas’ın özgünlüğünü
ve önemini vurgulamayı amaçlamaktadır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleler |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2010 |
Submission Date | January 16, 2015 |
Published in Issue | Year 2010 Issue: 4 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.