İstanbul’un 20 Mart 1920 öncesi mütareke, sonrası resmi işgal olmak üzere 13 Kasım 1918’de
başlayıp 6 Ekim 1923’te Türk ordusunun İstanbul’a girmesi ile sonlanan işgal dönemi yoğun
bir yeni inşaat faaliyeti içermemesi nedeniyle, dönem üzerine yapılan incelemelerde mimari
açıdan dikkat çekmemiştir. Oysa bu dönemde İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik
düştüğü bir savaşın ardından gerek işgal kuvvetleri yöneticileri ve askerleri gerekse imparatorluğun
her yanında kaybedilen topraklardan başkente sığınan mültecilerle oldukça kalabalık
bir hal almış ve tüm bu nüfus ve yeni idare için çok sayıda mekâna ihtiyaç duyulmaya
başlanmıştır. Ekonomik durumu kötü olan imparatorlukta bu yeni ihtiyaçlar zorunlu olarak
mevcut yapıların işlevlerinin dönüştürülmesi ile karşılanmıştır. Geçici niteliğini kaybetmeyen
işgal nedeniyle işgalci kuvvetler de ihtiyaç duydukları mekânları benzer bir yöntem ile elde
etmişlerdir. Başkentin aldığı yüklü miktardaki iç göçün yanı sıra Bolşevik devriminden kaçan
Rusyalılar da bu dönemde büyük dalgalar halinde İstanbul’a gelmiştir. Bu çalışma şehrin
kentsel ve mimari ortamında işgal döneminde geçirdiği işlevsel dönüşümü göçmen grupları
içinde başlıca bir yere sahip Beyaz Ruslar üzerinden değerlendirmeyi hedeflemektedir. Bu
amaçla öncelikle Rusyalı göçmenlerin asal ihtiyaçlarının sağlanması amacıyla onlar için
oluşturulan barınak, yetimhane, hastane, aşevi gibi kurumlar ele alınmaktadır. Çalışmanın
ikinci yarısındaysa Rusyalı mültecilerin İstanbul’un sosyal hayatına etkileri yine mimari
işlevsel dönüşüm süreci üzerinden incelenmekte ve bu defa Rusyalı mülteciler tarafından,
özellikle eğlence ve spor faaliyetleri için oluşturulan mekânlar ortaya konmakta, bunların
şehrin hayatında sonraki dönemleri etkileyen kalıcı etkileri irdelenmektedir.
The occupation years of Istanbul under allied forces (from November 13, 1918 to October 6,
1923) did not involve intense construction activities and thus has not attracted much attention
as a subject for architectural history research. However, as the capital of the recently defeated
Ottoman Empire, the city, which became severely crowded, presented an enormous need for
new spaces in order to fulfill a great variety of new functions to serve allied forces, soldiers,
and immigrants coming from all over the empire. Due to the poor economic conditions of the
defeated Ottoman state, these new demands were fulfilled by the functional transformation of
existing buildings instead of new construction. Allied forces acquired the spaces they needed
through the same methods of seizing and refunctioning since the occupation never lost its
temporary classification. Along with massive internal immigration to Istanbul, refugees fleeing
from the Bolshevik Revolution also greatly increased the population of the city. This study
aims to examine functional transformations in the urban and architectural environment of
occupied Istanbul by White Russian refugees. First, spaces providing basic needs are examined,
such as shelters, orphanages, hospitals, and soup kitchens. Second, the influence of refugees
from Russia on the social life of the city is examined based on the functional transformation
process of available buildings, focusing especially on spaces used for entertainment and sports
activities that have come to show permanent effects extending to later periods.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2019 |
Submission Date | August 3, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 |