Dîvân edebiyatı Batı etkisinin başladığı Tanzimat döneminden sonra
gittikçe artan, koyulaşan bir reddedilişe maruz kalmıştır. Özellikle
Cumhuriyet’ten sonra neredeyse büsbütün hiç olmamış farz edilen klasik
edebiyatımız, artık keşfedilmeyi, canlandırılmayı ve yeniden yorumlanmayı
beklemektedir. Toplumsal seviyede ve eğitim-öğretim bünyesinde neler
yapılabileceğine dair düşünceler üretilmeli, dönemler boyu kasıtlı bir ihmal ile
unutturulmaya çalışılmış dîvân edebiyatımız, bize ait bir miras, bir değer
olarak tekrar topluma kazandırılmalıdır. Ön yargılardan ve siyasi ideolojik
yönlendirme, biçimlendirme çabalarından uzak, bilimsel ve gerçekçi bir
yaklaşımla bu konuya eğilmenin zamanı geldiği kanısı ortaya çıkmıştır. Esasen
kültürel birikim, belli başlı dönemlerle sınırlı kalarak birkaç kuşağın gözünden
kaçırılsa bile, onun bütünüyle yok farz edilmesi ya da sonsuza kadar tamamen
unutturulması, bilimsel olarak da mümkün değildir. Öyleyse en gerçekçi
yaklaşım, dîvân edebiyatımızın ve klasik birikimimizin varlığını kabul etmek,
onu tanımak ve ciddiye almak. Bu yazı, resmi kurumlar kapsamında, eğitim -
öğretim düzeyinde ve toplum nezdinde klasik edebiyatımızın tekrar
güncellenmesine dair yapılabileceklerin tespiti üzerinedir ve dikkat çekme
kabilinden konu hakkındaki düşünceleri paylaşma mahiyetindedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Mart 2018 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 39 |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.