Avrupa Topluluğu, kendi sın ırları içerisinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabileceği bir iç pazarın kurulmasın ı hedeflemektedir. Bu amaçla, Topluluğun kurucu antlaşmasın ı teşkil eden Roma Antlaşmasında zorunlu haller dışında, üye devletler arasındaki ekonomik faaliyetleri zorlaştıran tüm engeller yasaklanmıştır. Kurucu antlaşmada pazar katılımcıları arasında "tabiiyet" ve "menşe" mülahazalarıyla yapılan zarar verici farklı muamelelerin engellenmesini amaçlayan ayrımcıl ık yasakları öngörülmüştür. İç pazar dahilinde öngörülen serbest dolaşım konularında üye devletler arasında çok büyük mesafeler kat edilmesine rağmen henüz tam bir birlik sağlanabilmiş değildir. Mamafih uygulamada üye devletler tarafından sınır aşan pazar katılımcıların fiziki, teknik ve mali nitelikli engellerle yurtiçi rakipleri karşıs ında kötü duruma sokulmaları nedeniyle Topluluğun iç pazarında sın ır aşan ekonomik faaliyetler sürekli olarak engellemelere maruz kalmıştır. Avrupa Toplulukları Adalet Divanı geçmişte bu konuya ilişkin olarak çok sayıda kararlar vermiş olmasına rağmen, Topluluk hukukunun uygulanması ve yorumu hâlâ ilkesel bazda ve özellikle örtülü ayrımcıl ığın tespiti ve nitelendirilmesinde önemli sorunlar çıkarmaktadır. Uygulamada hangi hallerin ayrımcıl ık teşkil ettiğini belirlemek kolay olmamaktadır. Özellikle dolaylı şekilde de olsa pazar katılımcıları arasında farklı etkiler yaratan kural ve tedbirlerin dolaşım serbestileri açıs ından bir ayrımcılık olarak mı, yoksa sadece basit bir sın ırlama olarak görülüp görülemeyeceği konusunda tartışmalar yoğunlaşmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2002 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ocak 2003 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: 2 Sayı: 4 |