Bu çalışmada, Jacques Derrida'nın (Cezayir 1930-Paris 2004) "İstanbul Mektubu"ndan hareketle, onun yapısöküm okuması ve Türk Harf İnkılabı sürecine dair görüşleri üzerinde durulmuştur. Postmodernist düşünce, Batı'da aydınlanma felsefesi ile pozitivist epistemolojiye bir tepki olarak doğmuştur. Derrida Avrupa metafiziğini sorgulama amacı güden ve metnin derin yapısını çözmeyi amaçlayan yapısöküm / yapısökümcülük" (Déconstruction) adını verdiği bir okuma uygulaması geliştirmiştir. "İstanbul Mektubu"nda, Derrida, Türk Harf İnkılabı üzerinden Türkleri de Batı düşüncesini sorgulamaya çağırır. Bu sorgulama ile Türklerin de tarihteki "yitik" alfabelerini ve dillerini arama yolculuğunu başlatır. Derrida, Antikite'den itibaren Batı düşüncesine yön veren düşünürleri, Yahudilik ve Hristiyanlığın tüm kutsal metinlerini yapısökümcü bir okumayla çözümlediği halde Kur'an'a ve Türk-İslam metinlerine mesafeli durmuştur. Derrida, her ne kadar Türk modernleşme sürecindeki Türk dili ve alfabesini, Türk dilinin tarihteki sorunlarını söz-yazı karşıtlığından hareketle tartışmaya açsa da Türk diline, Atatürk'e ve harf inkılabına yaptığı bu okuma biçimi bazı oryantalist söylemleri de barındırır.
In this study, the deconstructionist reading of Jacques Derrida (Algeria 1930-Paris 2004), one of the prominent representatives of poststructuralist thought, and his views on the Turkish Alphabet Reform process are examined based on his "Letter from Istanbul." Postmodernist thought emerged in the West as a reaction to Enlightenment philosophy and positivist epistemology. Derrida developed a reading practice called "deconstruction," aimed at questioning European metaphysics and unraveling the deep structure of texts. In the "Letter from Istanbul," Derrida invites Turks to question Western thought through the lens of the Turkish Alphabet Reform. This questioning initiates a journey for Turks to seek their "lost" alphabets and languages in history. Although Derrida deconstructed the thinkers who have guided Western thought since antiquity, as well as all sacred texts of Judaism and Christianity, he maintained a distance from the Quran and Turkish-Islamic texts. While Derrida opens up discussions on the Turkish language and alphabet within the Turkish modernization process, addressing the historical problems of the Turkish language through the dichotomy of speech and writing, his approach to the Turkish language, Atatürk, and the alphabet reform also contains certain orientalist discourses.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 4 Sayı: 1 |