Doğa ve-veya insan kaynaklı tehlikeler, yerel olanakların yetersiz kalması sonucu bireylerin, toplumların, yaşam mekanlarının ve yönetsel kurumların ciddi boyutlarda kayıp ve zararlara uğraması nedeniyle afete dönüşmektedir. Bu nedenle felaketler meydana gelmeden önce risklerin belirlenip etkilerini bertaraf edecek ve hafifletecek önleyici tedbirlerin değerlendirilmesi yaşamsal bir öneme işaret etmektedir. Türkiye’de ise depremler, temel hak ve özgürlükler bağlamında devletin yükümlülüklerinin sıkça tartışıldığı afet türlerinin başında gelmektedir. 2023 Maraş ve Hatay depremleri dirençli kentler inşa etmenin yaşamsal önemini bir kez daha dünyaya göstermiştir. Ancak söz konusu mega kent İstanbul’un yaklaşan depremi olunca, riskleri olabildiğince bertaraf etmenin yanı sıra olası yıkıcı etkileri hafifletecek önleyici tedbirlerin alınması yaşamsal bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Olası İstanbul depreminin etkileri karşısında bireylerin ve kurumların kapasitelerinin geliştirilmesi ve buna yönelik planların hazırlanması önleyici koruma yükümlülüğünün tezahürüdür. 2023 depremleri sonrası yaşanan operasyonel süreç İstanbul açısından beklenen deprem karşısında devletin bu yükümlülüğünü ne kadar gerçekleştirebildiği sorusunun cevaplanmasını gerekli kılmıştır. Bu yükümlülüğün gereği olarak ortaya çıkan İstanbul Afet Müdahale Planı’nın hazırlıklı toplum hedefi açısından etkili mevzuat olarak nitelendirilmesinin mümkün olup olmadığı yakın geçmişteki deneyimlerle birlikte analiz edilerek ortaya konacaktır.
Deprem Afet Müdahale Planı Dirençlilik Temel Hak ve Özgürlükler Pozitif Yükümlülükler
Tübitak
121K633
Natural and/or man-made hazards turn into disasters as individuals, societies, living spaces and administrative institutions suffer serious losses and damages as a result of insufficient local opportunities. Therefore, before disasters occur, it is vital to identify risks and evaluate preventive measures to eliminate and mitigate their effects. In Turkey, earthquakes are one of the types of disasters in which the obligations of the state in the context of fundamental rights and freedoms are frequently discussed. The 2023 Maraş and Hatay earthquakes once again showed the World, the vital importance of building resilient cities. However, when it comes to the upcoming earthquake of the mega city Istanbul, it becomes a vital necessity to take preventive measures to mitigate the possible destructive effects as well as to eliminate the risks as much as possible. Developing the capacities of individuals and institutions against the effects of a possible Istanbul earthquake and preparing plans for this is a part of the state's preventive protection obligation. The operational process after the 2023 earthquakes necessitated answering the question of how much the state was able to fulfill this obligation in the face of the expected earthquake in Istanbul. Whether it is possible to qualify the Istanbul Disaster Response Plan, which was put forward as a requirement of this obligation, as a effective legislation in terms of the goal of creating a prepared society, will be analyzed together with the recent experience.
Earthquake Disaster Response Plan Resilience Fundamental Rights and Freedoms Positive Obligations
121K633
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Proje Numarası | 121K633 |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.