Deprem katastrofik bir risktir. Günümüz modern bilim dünyasında uygun teknik alt yapı ve inşaat teknolojileriyle birlikte deprem riskinin olumsuz sonuçları minimize edilebilir hale gelmiştir. Buna karşın bulunduğumuz coğrafya ile bize özgü bazı hatalarımızdan dolayı deprem, ülkemiz açısından hȃlȃ büyük kayıplara neden olmakta ve gündemdeki acı yerini korumaktadır.
Doğal afet niteliği taşıyan deprem riskine karşı, en azından ekonomik yıkımların önüne geçebilmek adına bir risk transfer mekanizması olan “sigorta” önemli bir enstrümandır. 1999 Gölcük depremi sonrasında, yaşanılan kayıpların sebep olduğu farkındalıkla birlikte deprem riskine karşı sigorta güvencesinden daha etkin şekilde yararlanmak fikri somut bir hal almıştır. Bu kapsamda zorunlu bir sigorta ihdas edilmiş ve ihtiyaç halinde kullanılmak üzere reasürans korumasıyla birlikte ciddi bir fon tesisi sağlanmıştır. Zorunlu deprem sigortasının yanında, ihtiyari sigortalar da deprem riskine karşı teminat sunmaktadır.
Bu çalışmada da başta zorunlu deprem sigortası olmak üzere, deprem riskini ihtiva eden sigorta sözleşmeleri özelinde var olan genel duruma sigorta hukukunun genel ilkeleri dahilinde kısaca değinilmeye çalışılmıştır. Bilhassa ülkemizin halihazırda yaşamış olduğu büyük deprem felaketi sonrasında zararların tazmini sürecinde sigortalıların karşılaşabileceği muhtelif güncel sorunlara, ışık tutulmaya ve çözüm önerileri getirilmeye gayret edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Özel Sigorta Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Ankara Barosu Dergisi TÜHAS atıf sistemini benimsemektedir.