Modern dünya çağdaş bir dönemi hazırlarken, aynı zamanda Doğu/Batı, sosyalist/kapitalist, geleneksel/modern gibi ikilemleri güçlendirmiştir. Bu kavramlar ise bir taraftan kültürel kimliklerin daha fazla ayrışmasına, diğer taraftan ise birbirlerine karşı ilgi duymalarına neden olmuştur. Bu düşünce ve duyguların en saf, yalın ve coşkulu anlatımlarla dile geldiği alanlardan birisi de sanattır. Özellikle 20. yüzyıl ve sonrasında sanatta bu ikilemlere, kavramlara daha çok yer verilir. 20. yüzyılda Batılı sanatçının soyut sanatında Doğulu kaligrafın ortaya koyduğu sanatın izlerini görmek mümkündür. Bu yaklaşımdan yola çıkılacak olursa kurulabilecek bu ilişkinin bir benzerine de Türkiye’de üretilen eserlerde rastlanabilir. Türk Resmi’nde 1940’lı ve 1950’li yıllarda soyut-geometrik anlayışının hızla yaygınlaşmasıyla birlikte kaligrafiyle biçimsel ilişkiler kurulmaya başlar. İslam kaligrafisinin resimde kullanılması, Doğu-Batı sentezini savunan sanatçılar için bir zemin hazırlar. Sanatçılar için kaligrafi; dini/tinsel bir içeriği taşımasının yanında, biçim bozmaya götürülmesiyle de soyut bir anlatımın kaynağıdır. Bu makalede Türkiye’de kaligrafinin sanatta kullanımına, sanatlarında kaligrafiye yer veren sanatçılara ve resim yazı ilişkisine değinilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 66 |