Felsefe tarihinin en meşhur tartışmalarından biri olan tümeller tartışmasının temelinde, Platon’un görünüş ve gerçeklik (madde-form) sorununu çözmek üzere geliştirdiği idealar öğretisi ve bu öğretiye Aristoteles’in karşı çıkısı yatmaktadır. Platon, birincil özelliklerin nesnelere (tikellere), ikincil özelliklerininse forma (tümellere) ait olduğunu düşünmüş ve ikincil özelliklerin bilgisinin, idealar dünyasında olduğunu ileri sürmüştür. Aristoteles, tümellerin varlığını kabul etmiş fakat Platon’a karşı çıkarak tümellerin nesnelerden bağımsız olmadığını düşünmüştür. Orta Çağ boyunca süren tümeller tartışmasında, Platon’u takip eden görüşe kavram gerçekçiliği Aristoteles’i takip eden görüşe ise konseptüalizm denilmektedir. Tümeller tartışması bu çağın sonunda Occamlı William’ın başlıca temsilcisi olduğu, nominalizm (adcılık) lehine sonuçlanmıştır. Nominalistler, gerçekten var olanın nesneler (tikeller) olduğunu, tümellerin ise benzer nesnelere verilen adlardan başka bir şey olmadığını savunuyorlardı. Nominalistler sayesinde, nesneleri anlamak için gözlem ve deney yapmak gerektiği fikri, bilimsel yöntemin ortaya çıkmasına önayak oldu. Sonraları Descartes, John Locke ve Berkeley gibi filozoflar da duyum ve algının maddenin birincil özellikleriyle mi yoksa ikincil özellikleriyle mi ilişkili olduğu meselesine kafa yormuşlardır. Duyumların, algılara (tümellere) dönüşmesinin nasıl gerçekleştiğini anlamak üzerine fikir yürüten Descartes rasyonalist bir bakış açısını benimserken, Locke sensüalist ve ampirist bir yaklaşım sergilemiştir. Berkeley ise Locke’ın sensualist ve ampirist anlayışını kabul etse de, her şeyi algılanmış olma ile ilintilendirir. Zihinsel süreçlerle ilişkili olması nedeniyle, Descartes, Locke ve Berkeley’in bu tartışmasının psikolojinin bir bilim olmasına çok önemli bir etkisi olmuştur. Bu düşünceler ışığında mevcut çalışmada, tümeller tartışmasının tarihsel kökeninin yanı sıra psikoloji biliminin ortaya çıkmasındaki etkileri ele alınacaktır.
Tümeller Tartışması Tikel Tümel Duyum Algı Rasyonalizm Ampirizm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 66 |