Türk Medeni Kanunu’nda taşınmaz
mülkiyetine ilişkin birtakım kısıtlamalar
öngörülmüştür. Bunlar, komşuluk hukukundan
doğan, belli bir kişi/kişiler bakımından veya
herkese yönelik kısıtlamalar olmak üzere üç
başlıkta incelenebilir. Çalışmamızda, komşuluk
hukukundan doğan ve toplumun bir parçası
olmanın doğal bir sonucu olarak taşınmaz
mülkiyetine getirilen sınırlamalar incelenmiştir.
Bu sınırlamaların amacı, komşular arası
ilişkilerin sağlıklı yürümesi ve nihayetinde
toplum içi huzurun ve esenliğin sağlanmasıdır.
Bu sınırlamalar, TMK m. 737’deki aşırıya
kaçmama ödevi, TMK m. 738’de yer alan kazı
ve yapı sırasında zarar vermeme ödevi, TMK m.
740’daki ağaç, dal ve köklerine katlanma, TMK
m. 742’deki akan suya katlanma, TMK m.
744’deki mecra geçirilmesine katlanma ve TMK
m. 747’deki zorunlu geçit verme yükümlülükleri
olarak sıralanabilir. Söz konusu sınırlamalar
bakımından öncelikle komşu kavramı ve
sınırlamaların kimlere uygulanacağı
belirlenmelidir. Süregelen anlayış, taşınmazın
doğrudan etki alanına giren kimselerin komşu
olacağı yönündedir. Buna karşın, kişilerin
komşu olarak değerlendirileceği noktasında
günümüzdeki gelişmeler göz önüne
alındığında, geniş bir yorum yapılması yararlı
olacaktır. Nitekim sınırdaş olunmasa da
taşınmazın etki alanına girebilmek
mümkündür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | ÖZEL HUKUK |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |