Türk Borçlar Kanununa göre satış
sözleşmesi, satıcının, satılan malın teslimi ve
mülkiyetin devri borcunun karşılığında,
alıcıya satış bedelini ödeme ve satılanı
devralma yükümlülüklerini yükler (TBK.
232/1). Alıcı açısından asli yükümlülükler
olan satış bedelinin ödenmesi ve satılanın
devralınması yükümlülüklerinin yanı sıra
kanundan ve dürüstlük kuralından doğan
bir takım yükümlülükler de mevcuttur.
Viyana Satım Antlaşması çerçevesinde
alıcının asli yükümlülükleri ise, satış
bedelinin ödenmesi ve satılanın teslim
alınması olarak belirtilmiştir (CISG md. 53).
Bu açıdan bakıldığında Viyana Satım
Antlaşması’nda (CISG.) yer alan
düzenlemeler, yürürlükteki Türk mevzuatı
ile büyük ölçüde paralellik göstermekle
birlikte, bir takım farklılıklar da mevcuttur.
Türk Borçlar Kanunu ve Antlaşma
hükümlerinin satış sözlemesi bakımından
yedek hukuk kuralı niteliğinde olması
sebebiyle, sözleşme özgürlüğü ilkesi
çerçevesinde taraflar, Türk Borçlar Kanunu
ya da antlaşma düzenlemelerinde yer alan
yükümlülükleri diledikleri şekilde
düzenleyebilecekleri gibi, aralarındaki satış
sözleşmesinde Türk Borçlar Kanunu ya da
antlaşma düzenlemelerinde yer almayan
başka yükümlülükler de kararlaştırabilirler.
Çalışmamızda iç hukukumuzun bir parçası
olan Viyana Satım Antlaşması ile Türk
Borçlar Kanunu hükümlerinin, alıcının
yükümlülükleri çerçevesinde karşılaştırmalı
olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | ÖZEL HUKUK |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 70 |