Since the beginning of the 21st century, a series of devastating climate disasters have been witnessed in various parts of the world, causing widespread destruction and negatively affecting the social, economic and spatial order. It is indisputable that changes in the global climate increase the risks of climate hazards and extreme weather events. Approximately 78% of the recent disasters on a global scale are hydro-meteorological disasters and it is a fact that this large proportion is caused by the impact of climate change. Although the frequency and intensity of these disasters vary between regions, they are predominantly occurring in coastal settlements. The risks associated with hydro-meteorological hazards are bound to increase further if the limits of the planet continue to be pushed like this. Therefore, the dangerous consequences of possible future events will require adaptation in all areas by all segments of society. Spatial planning plays a vital role in this adaptation process and in reducing the impact of disaster risks. Adaptation measures can take place at different spatial scales, and different risk management measures can be taken at different spatial scales. From this point of view, the aim of this article is to determine how climate-related disasters affect urban/rural spaces with the content analysis method in the coastal settlements of Antalya. As a result of these determinations, it will be revealed on which issues should be improved in the legal/administrative framework of spatial planning in order to reduce the disaster risks that may occur especially in coastal settlements.
Antalya Climate Change Disaster Hydro-Meteorological Spatial
21. yüzyılın başlangıcından itibaren dünyanın çeşitli yerlerinde geniş çaplı yıkıma sebep olan, sosyal, ekonomik ve mekânsal düzeni olumsuz etkileyen bir dizi yıkıcı iklim afetlerine tanık olunmaktadır. Küresel iklimdeki değişikliklerin iklim tehlikeleri ve aşırı hava olayı risklerini artırdığı tartışılmazdır. Son zamanlarda küresel ölçekte gerçekleşen afetlerin yaklaşık %78'i hidro-meteorolojik afetlerdir ve bu büyük orana iklim değişikliği etkisinin sebep olduğu bir gerçektir. Bu afetlerin sıklığı ve yoğunluğu bölgeler arasında farklılık gösterse de bunlar özellikle kıyı yerleşmelerde baskın olarak gerçekleşmektedir. Gezegenin sınırları böyle zorlanmaya devam ederse hidro-meteorolojik tehlikelerle ilişkili risklerin daha da artması kaçınılmazdır. Bu nedenle, gelecekteki olası olayların tehlikeli sonuçları, toplumun tüm kesimlerinde her alanda uyum sağlamayı gerektirecektir. Bu uyum sağlama sürecinde ve afet risklerinin etkisinin azaltılmasında mekânsal planlama hayati bir araç olarak rol almaktadır. Uyum önlemleri farklı mekânsal ölçeklerde gerçekleşebilir ve farklı mekânsal ölçeklerde farklı risk yönetimi önlemleri alınabilir. Buradan yola çıkarak, bu makalenin amacı iklimden kaynaklı afetlerin kentsel/kırsal mekânları nasıl etkilediğini içerik analizi yöntemi ile Antalya kıyı yerleşmeleri özelinde tespit etmektir. Bu tespitler sonucu özellikle kıyı yerleşimlerinde gerçekleşebilecek afet risklerinin azaltılması için mekânsal planlamanın yasal/yönetsel çerçevesinde hangi konularda öncelikli iyileştirilmeler yapılması gerektiği ortaya çıkacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2023 |
Kabul Tarihi | 20 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |