China, which started to implement liberal economic policies within the framework of the pragmatist approach adopted by
Deng Xiapoing, who came to power in 1978, has transitioned from a closed economy to an open economy. Depending on this
vision of economic development, China has become a serious energy importer and a major exporter of commodities in terms
of the goods it produces. While having a constantly growing economy is important for the development of the country, the sustainability of growth has become critical for the continuity of the regime. On the other hand, the African continent has
become the focal point of global competition with the change in the foreign policy understanding of regional and global
actors rather than the secondary importance caused by the bipolar polarization of the cold war period. In this respect, the
African continent, where no state claiming to be a global power can remain indifferent with its demographic structure, rich
underground resources, potential to be an important market and the rate of votes in multinational organizations such as the
United Nations, is a very important region for China who wants to increase its economic and political influence in the
international conjuncture. stands out. China-Africa relations, which developed on the axis of national freedom and
independence in the context of opposition to colonialism and imperialist attitudes and policies, gained visibility with the
establishment of the China-Africa Cooperation Forum (FOCAC). In the study, China-Africa relations that are carried out
within the framework of the institutional structure of the China-Africa Cooperation Forum (FOCAC) by turning from
ideology to pragmatism are examined. In addition, the impact of African geopolitics on Chinese foreign policy is evaluated
within the framework of the main factors behind China’s comprehensive strategy for the African continent.
International Relations Rising Power China Africa Continent China-Africa Relations China-Africa Cooperation Forum (FOCAC)
1978 yılında iktidara gelen Deng Xiapoing’in benimsediği pragmatist yaklaşım çerçevesinde liberal ekonomi politikaları
uygulamaya başlayan Çin, kapalı ekonomiden dışa açık bir ekonomiye geçiş yapmıştır. Bu ekonomik gelişme vizyonuna
bağlı olarak Çin ciddi bir enerji ithalatçısı ve ürettiği mallar açısından da büyük bir emtia ihracatçısı haline gelmiştir. Çin için
sürekli büyüyen bir ekonomiye sahip olmak ülkenin gelişimi için önem arz ederken büyümenin ve rejimin devamlılığı
açısından da kritik bir hal almıştır. Diğer yandan Afrika kıtası soğuk savaş döneminin iki kutuplu kamplaşmasının neden
olduğu ikincil öneminden ziyade değişen kutuplaşma sisteminin bölgesel ve küresel aktörlerin dış politika anlayışlarında
yarattığı değişimle birlikte küresel rekabetin odak noktası olmuştur. Bu doğrultuda demografik yapısı, zengin yer altı
kaynakları, önemli bir pazar olma potansiyeli ve Birleşmiş Milletler gibi çok uluslu kuruluşlardaki oy oranıyla küresel güç
olma iddiasındaki hiçbir devletin ilgisiz kalamayacağı Afrika kıtası, uluslararası konjonktürde ekonomik ve siyasi etkisini
artırmak isteyen Çin için oldukça önemli bir bölge olarak öne çıkmaktadır. Sömürgecilik ve emperyalist tutum ve politikalara
karşıtlık bağlamında ulusal özgürlük ve bağımsızlık ilkeleri ekseninde gelişim gösteren Çin-Afrika ilişkileri, Çin-Afrika
İşbirliği Forumu (FOCAC)’nun kurulmasıyla görünürlük kazanmıştır. Çalışmada ideolojiden pragmatizme yönelerek ÇinAfrika İşbirliği Forumu (FOCAC)’nun kurumsal yapısı çerçevesinde sürdürülen Çin-Afrika ilişkileri incelenmektedir. Ayrıca
Çin’in, Afrika kıtasına yönelik kapsamlı stratejisinin ardındaki temel faktörler çerçevesinde Afrika jeopolitiğinin Çin dış
politikasına olan etkisi değerlendirilmektedir.
Uluslararası İlişkiler Yükselen Güç Çin Afrika Kıtası Çin- Afrika İlişkileri Çin- Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 1 Sayı: 1 |