Kolektif
içtihat ya da heyet içtihadı genel olarak “bir grup müçtehidin şer’i zanni bir
hükme ulaşabilmek için beraberce gayret serf etmeleri” şeklinde
tanımlanmaktadır. Kolektif içtihat kurumsal bir yapı ve içtihat yöntemi olarak
temel fıkıh eserlerinde yer almamaktadır. Esas itibariyle istişare yöntemiyle
bir sonuca varmak ve karşılaşılan bir problemi hükme bağlamak olan kolektif
içtihadın başlangıcını ( bugünkü kurumsal yapıda olmasa bile ) Hz. Peygamber
dönemine kadar götürmek mümkündür.
Çağımızda
karşılaşılan problemlerin çözümünde yaşanılan zorluklar müçtehitlerin problemi
tek başlarına hükme bağlamasını ve tatmin edici bir sonuca ulaştırmasını zorlaştırmıştır.
Bu durum münferit olarak içtihat etmek yerine farklı görüşlerin bir arada
değerlendirilerek bir sonuca varıldığı kolektif içtihadı zorunlu kılmıştır. Hızlı
bir şekilde değişen hayatın karmaşık ve bir o kadar da çeşitli problemlerini
çözmede, İslami ilimlerin diğer ilim dallarıyla işbirliği yapması da gündeme gelmiştir.
Bu bağlamda günümüzde farklı ülkelerde kurulmuş olan ulusal ve uluslararası fıkıh
meclisleri karşımıza çıkmaktadır. Bahsi geçen bu meclisler karşılaşılan yeni
problemleri içtihat yönteminin kolektif akılla birleştirilmesi sonucunda çözüme
kavuşturmaktadır.
Burada dikkat
edilmesi gereken önemli bir konu ise, kolektif içtihat ve icma’ ın
birbirleriyle karıştırılmasıdır. İcma’ da tüm müçtehitlerin ittifakı söz konusu
ve icma’ ın esası durumunda iken, kolektif içtihatta alınan kararlarda
müçtehitlerin tamamının değil salt çoğunluğunun oluru önemlidir. Biz de bu
makalemizde kolektif içtihat ve mahiyetini ve içtihat meclislerini aktarmaya
çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 5 |