Halvet, bir şeyhin gözetiminde ve genellikle çilehâne olarak adlandırılan özel mekânlarda gerçekleştirilen kırk günlük mânevî eğitim tecrübesidir.Tasavvufta manevî-ruhî bir eğitim olarak uygulanan halvet/uzlet, hemen hemen bütün dinlerde de rastlanmaktadır. Ancak zahid ve sufîlerin eğitimlerinde halvet/uzlet uygulamalarına yer vermelerinin nedeni; Hz. Peygamber’e halvetin sevdirildiği, bu nedenle vahiy gelmeden önce Hira mağarasında inzivaya çekildiği, daha sonraki dönemlerde ise sürekli itikâfa girdiğini ileri sürerek, sünnet olarak telakki etmeleridir. Salikin halvet eğitimindeki asıl amacı, nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye ederek Hakk Teâlâ’ya kurbiyet kesp etmektir. Ancak bu kurbiyyeti kazanan sufi, ömür boyu uzlet hayatını tercih etmemiştir. Çünkü o artık Allah’ın ahlakı ile ahlaklandığından halk içinde de halvet hayatı yaşayabilecek olgunluğa ulaşmıştır. Bu olgunluğu kazanan sufi halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak telakki ettiğinden toplumsal hayata katılmıştır. Bu amaca matuf olmayan halvet/uzlet hayatına, sufiler itibar etmemişlerdir.
Bu çalışmada sufilerin manevî bir eğitim yöntemi olarak uyguladıkları halvet, Kur’an ve sünnet bağlamında ele alınıp değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 7 |