Özet: İslam hukukunda hükümlerin delillerden elde edilmesi belirlenen bir sistem içerisinde olmuştur. Hüküm istinbâtı özellikle ehil kimseler tarafından büyük bir titizlikle yapılmıştır. Usûlcüler öncelikle tespit edilen meselelerin Kitap, Sünnet veya İcmâ’da bir dayanağı olup olmadığını araştırmışlardır. Eğer Kitap, Sünnet veya İcmâ’da meselenin illetini tespit edemezlerse ictihâd yoluna gitmişlerdir. İctihâdın temelini kıyas oluştursa da mezhepler hüküm istinbâtı için kıyasın dışında farklı prensipler geliştirmişlerdir. Mezhepler genel anlamda temel konularda ittifak halinde olsalar bile meselelerin detaylarına inildikçe ayrıldıkları noktalar çok fazla göze çarpmaktadır. Bu nedenle mezhepler benimsedikleri hükümleri temellendirmek için birtakım kaideler geliştirmişlerdir. Bu nedenle bir mezhebin benimsediği bir usûl kaidesini diğer bir mezhep kabul etmemiştir. Bazen de mezhepler aynı usûl kâidelerini birbirine karşı delil olarak kullanmışlardır. Bu kâidelerden biri de “Kalb”tır. Kalb, bir mezhep mensubunun başka mezhep mensupları tarafından yapılan kıyasın geçersiz olduğunu ispatlamaya çalışmaktır. Neredeyse bütün mezhepler kalb yöntemine başvurmuştur. Bu çalışmada kalbin tanımı, kalbe benzeyen kavramlar, kalbin kısımları ve mahiyeti hakkında bilgi verilecek, ardından kalbla ilişkilendirilen fıkhi meselelere değinilerek mezheplerin kalbin kullanış biçimlerini birbirlerine karşı ne şekilde kullandıkları ortaya konulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 10 |