Adaletin gerçekleşmesi için maddi vakıanın gerçeğe uygun şekilde aydınlatılması zorunludur. Bunun için, karara veya hükme dayanak alınan tanık beyanının gerçeğe uygun olması önemlidir. Oysa ki, tanık çeşitli sebeplerle gerçeğe aykırı beyanda bulunabilir. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme tehlikesine binaen yalan tanıklık suçu gerek mülga 765 sayılı TCK gerekse 5237 sayılı TCK’da adliyeye karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir. Ancak, her iki düzenleme arasında önemli farklar bulunduğu gibi; Alman Ceza Kanunu’nda yalan tanıklık suçunun düzenleniş şekli 5237 sayılı TCK’dan farklılık arz etmektedir. Makalede, 5237 sayılı TCK’da düzenlenen yalan tanıklık suçu uygulamada ortaya çıkan sorunlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle Yargıtay içtihatları ışığında mülga 765 sayılı TCK ve Alman Ceza Kanunu ile mukayeseli olarak incelenecektir
Enlightening the factual background of a case is of paramount importance to achieving justice. To this end, the witness statement that are used to arrive at the decision and the verdict of a Court has to be truthful. However, the witnesses, due to several motivations, may provide false statements. Taking such danger into consideration, both the former Turkish Criminal Code (No. 765) and the current Turkish Criminal Code (No. 5237) set forth the crime of perjury in amongst the off ences against the judicial bodies or court. Nevertheless, the formulations of the Crime of Perjury in these two Codes diff er both from each other and from the provision of the German Criminal Code. In this Article, the crime of perjury as set forth in the Criminal Code No. 5237 will be examined in relation to the former Turkish Criminal Code (No. 765) and the German Criminal Code and with reference to the issues and problems encountered in judicial practice
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 20 Sayı: 1 |