Kıbrıs’ın güneyindeki Rum Yönetimi 1990’da, Kıbrıs’ın tamamı adına AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştur. Hem Kıbrıs’taki tarihi, sosyolojik ve siyasi gerçeklik, hem de 1959/60 Zürih, Londra ve Lefkoşa Andlaşmalarının tescil ederek kurduğu hukuki statü Rumlara tek başlarına Kıbrıs’ı temsil etme yetkisi tanımamasına rağmen, bu müracaat AB tarafından kabul edilip işleme konmuştur. Daha sonra Türkiye’nin yaptığı itirazların da etkisiyle, AB içerisinde Rum müracaatının değerlendirilmesine dair kararsızlıklar yaşanmaya başlanmıştır. Ancak 1995’te Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği Kararlarının görüşüldüğü esnada, esasen Türkiye’nin AB ile ilişkilerini daha da muğlaklaştırıcı etkiye sahip olmasına rağmen Yunanistan ve AB, Türkiye’deki siyasal irade ve yönetim zaŞ yetinden faydalanarak, Gümrük Birliğini Rum müracaatının sonuçlandırılmasına dair rezerv ve itirazlardan vazgeçilmesi şartına bağlamıştır.Bu tarihten itibaren, devamlı surette Türkiye AB’ye yakınlaşmaya çalıştıkça, Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak pozisyon ve mevzi kaybetmek zorunda kalmış ve böylelikle Yunanistan ve AB’nin sistematik bir şekilde Kıbrıs Sorununu, Türkiye’nin AB ile ilişkilerine endekslediği görülmüştür. Bu durum, 2004’te Güneydeki Rum Yönetiminin Kıbrıs Cumhuriyeti adına AB üyesi yapılması ile çok daha vahim, sorunlu ve hatta çok yönlü kaotik bir niteliğe bürünmüştür. Özellikle Türkiye’nin tam üyeliği ulusal bir dış politika hedeŞ haline getirerek, sonucu tamamen belirsizliklerle dolu olsa da, AB ile tam üyelik müzakerelerine başladığı dikkate alınınca, AB ve YunanRum ikilisinin Türkiye’yi tam bir dış politika hedefl er çatışması (Zielkonfl ikte) krizinin içerisine sokmuştur.Türkiye’nin içerisinde bulunduğu bu durum, oldukça sağlam tarihi, siyasi ve hukuki dayanak ve zemine sahip olmasına rağmen, Kıbrıs’ta dolaylı Enosisi kabul etmek ve böylece AB bekleme odasında kalabilmek ya da AB’ye tam üyelik hedeŞ nden vazgeçmek şeklindeki bir dilammadır.Adada aleyhteki bütün somut siyasi, sosyal ve hukuki gerçekliğe rağmen, Rumları Kıbrıs’ın tamamı adına AB üyesi yaparak, bu dilammanın inşasında belirleyici rol oynayan AB, böylelikle 21. yüzyılda global bir aktör olabilmenin gerektirdiği, uluslararası sorun çözme yetenek ve kapasitesi, geniş ufukluluk ve stratejik vizyonuna dair derin zafi yetler içerisinde olduğunu ortaya koymuş bulunuyor.
Greek Government in the Southern part of Cyprus applied to the EU on behalf of the full community living in the divided Island in 1990. Although historical, sociological, and political realities of the Cyprus, and also legal status deŞ ned by 1959/1960 London and Zurich agreements openly prevent Greek Cyprus from one-sidedly representing all the Island in the international affairs, its application was unfairly accepted by the EU despite Turkey’s political objection of the time. Later in 1995, during Turkey’s negotiation with the EU regarding its accession to the Custom Union, under the veto pressure by Greek government the EU authorities were able to convince Turkey to withdraw its political and le gal reserves and objection to Greek Cyprus’ membership to the EU, which resulted in further weakening Turkey’s diplomatic and political power in the upcoming years. Therefore, as Turkey EU relations intensiŞ ed in later years, Turkey has lost its major negotiation power and the issue of Cyprus has systematically come to be indexed to Turkish-EU relations. The political situation has later become increasingly chaotic when Ş nally Greek Cyprus has become full member to the EU in 2004. It is especially true for Turkey since the EU membership has now become an ofŞ cial foreign policy of Turkey, but Cyprus issue turned into a predicament creating confl icting foreign policy goals for the decision makers in Ankara. It puts Turkey in a political dilemma, which is either Turkey have to accept an indirect Enosis plan shrewdly put in action by Athens and Nicosia in Cyprus by accepting the current status in the Island and so that it will keep i ts hopes for full membership by waiting in the EU line, or it have to renounce from its rights to EU membership but save the Northern Cyprus’s political independence. The current political impasse of Cyprus is also critically important in understanding the EU’s political weakness as it aspires to be a 21st century global actor on the one hand, but displays a failure in developing larger vision, strategy and global leadership in resolving such a critical issue in its region as Cyprus
Political Indexation Process of Cyprus Issue to Turkish-EU Relations
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 12 Sayı: 1 |