Etnik temizlik politik bir kavram olarak 1980’lerde karşılaşılan belirli örneklerle sık duyulur hale gelmiştir. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin dağılma sürecine girmesiyle federe devletlerin ülkeleri ve nüfusları ile bunların dağılmadan sonraki politik pozisyonları gerilime sebep olmuştur. Yeni devletlerin doğuşu bağlamında etnik temizlik belirli bir ülkedeki insan topluluğunu homojen hale getirme olarak genel hatlarıyla ifade edilmiştir. Kavramın nihaî amacı çerçevesinde tanımlandığı ve bu amaca yönelen fiillerin uygulamada belirlilik kazandığı söylenebilir.
1990’larda kurulan ad hoc uluslararası mahkemeler etnik temizliğin uluslararası hukuktaki yerini tayin etmeye, onu tanımlamaya çalışmışlar ve bunu uluslararası hukukun, özellikle soykırım gibi, mevcut kavramlarıyla kıyaslamak suretiyle yapmışlardır. Mahkemelerin, akademisyenlerin ve uluslararası örgütlerin girişimleri olsa da etnik temizliğin henüz üzerinde uzlaşılmış bir tanımı bulunmamaktadır. Bu çalışmada ilk olarak genel hatlarıyla etnik temizliğin niteliği değerlendirilmeye çalışılacaktır.
1980’lerde Bulgaristan hükümeti tarafından Türk ve Müslüman nüfusa yönelik yürütülen ayrımcı politikalar nihayetinde Türkiye’ye göçü getirmiştir. Bu çalışmada ikinci olarak söz konusu hükümet fiillerinin etnik temizlik teşkil edip etmediği ele alınmaya çalışılacaktır.
Etnik temizlik soykırım insanlığa karşı suç insancıl ve insan hakları hukuku ihlalleri 1989 zorunlu göçü.
In 1980s, ethnic cleansing as a political notion had become often-heard in specific instances. The breakup of the Socialist Federal Republic of Yugoslavia had caused tensions about the territories and population of it’s federates and their political status afterwards. In the context of newborn states, ethnic cleansing defined in general terms, which is ensuring homogeneity in a certain territory. As a matter of fact ethnic cleansing had mainly described by its purpose and the acts directed to this purpose had constructed in the practice.
Ad hoc international tribunals, founded in 1990s, endeavored to posit and describe ethnic cleansing in international law and compare the notion with the established international law concepts like genocide especially. Despite the attempts of tribunals, academics or international organizations, it must be mentioned, ethnic cleansing does not have a widely accepted definition yet. In this paper our first intention is to analyze the characteristics of ethnic cleansing in international law.
In the 1980s, discriminatory policies carried out by the Bulgarian government against the Turkish and Muslim population ultimately brought migration to Turkey. Secondly in this paper our purpose is to discuss if the Bulgarian government’s acts in 1980s would constitute ethnic cleansing in international law.
Ethnic cleansing genocide crime against humanity violations of humanitarian and human rights law 1989 forced migration.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 31 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 28 Sayı: 3 |