Tarihi bellek, bir ulusun milli bilincinin oluşmasında önemli bir role sahiptir. Bir toplumun ne olduğu, taşıdığı hususiyetleri ve potansiyelleri göstermesi bakımından tarih, kolektif bilinçaltını oluşturan en önemli unsurdur. Edebiyat ve tarih birbiriyle önemli ilişkileri ve ortak noktaları bulunan iki alan olarak dikkati çekmektedir. Bu yönüyle edebi metinler, yazılı belgelerin yanı sıra yaşanan anın tanıklığını göstermesi bakımından bünyesinde önemli malzemeler barındırmaktadırlar. Tarihi bilincin halka ulaşmasının ve onları etkilemesinin en etkili yolu, kurgusal bir metin olan roman türüyle mümkün olur. Bu bağlamda tarihçi, geçmişte gerçeğin peşine düşerken, romancı düşseli veya kafasında canlandırdığı bir geçmişi anlatır. Dolayısıyla tarihi romanı, gerçeğin hayal gücüyle yoğrularak yeni bir tarzda oluşturulması olarak değerlendirmek gerekir.
Tarihte 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Türk toplumunun hafızasında derin izler bırakmıştır. Rusların Slav kökenli ulusları kendi kontrolüne çekme çabalarına karşı Osmanlı devletinin aldığı asayiş tedbirleri, iki ülke arasında önce gerilime sonra savaşa sebep olur. Savaşın Kafkas Cephesi Komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa ve Nene Hatun’un şahsında somutlaşan Türk halkının kahramanlıkları, zamanla destanlaşarak dilden dile aktarılmıştır. 93 Harbi’nin sebep olduğu katliamlar, işgaller ve esaret hayatı, dönem romanlarının sayfaları arasında kendisine geniş yer bulur.
Çalışmamızın giriş kısmında tarihi romana ve 93 Harbi’nin tarihi gerçekliğine değinildikten sonra, 93 Harbi’nin Kafkas Cephesi’nde yaşananlar, Şemsettin Ünlü’nün Yukarışehir ve Toprak Kurşun Geçirmez; Hayrettin Ziya’nın Dadaş Kız; Ahmet Dumlu’nun Meysun Ana; M. Talat Uzunyaylalı’nın Efsane Kadın Nene Hatun gibi romanlarından hareketle verilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |