Coğrafi
muhiti politikada kullanma sanatı olan Jeopolitik,
coğrafyadan faydalanarak çeşitli veriler üreten bir bilim dalıdır. Onun için,
“coğrafyanın siyasi yorumu” ya da “coğrafyanın
siyasete olan etkilerini inceleyen bilim dalı” olarak da tanımlanmaktadır. Türkiye,
Eski Dünya karaları olarak adlandırılan Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının
birbirine yaklaştığı sahada, eski medeniyetlerin beşiği Akdeniz Havzası içinde
yer almaktadır. Ülkelerin kaderini
coğrafi konumlarının belirlediğine dair inanış, söz konusu bölge Ortadoğu ve
ülke de Türkiye olduğunda tartışmasız bir gerçeğe dönüşür. Türkiye'nin coğrafi
konumu ve sahip olduğu coğrafi potansiyelleri, tarih boyunca siyasal, ekonomik
ve kültürel yapıları şekillendirici bir rol oynamıştır.
Dünya coğrafyasında bulunan güç merkezleri, hedefleri ve milli çıkarları doğrultusunda, hedef ülkelerin bütünlüğüne, iç
güvenliğine, egemenliğine ve huzuruna kastedecek şekilde ideolojik ve etnik hassasiyetlerine
yönelik tehditler üretmektedirler. Ülkeler varlıklarını idame ettirmek
istedikleri sürece, bu güç merkezleri de var oldukça, daima benzer tehditlerle
karşı karşıya kalacaklar. Farklı gerekçelerle ortaya çıkan tehditler,
ideolojisi ve rengi ne olursa olsun, ülkelerin jeopolitik önemine göre
şekillenmektedir. Coğrafi konumundan kaynaklanan avantajları ülkemizi her zaman
dünya hâkimiyetini amaçlayan güçlerin, mutlak kontrol altında tutmak ve elde
etmek istedikleri bir hedefi haline getirmektedir.
Ülkemiz
bulunduğu coğrafi bölgede dünya güç merkezleri arasındaki dengeyi etkileyecek
şekilde, sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarının yaşandığı, kritik bir
coğrafi konuma sahiptir. Coğrafi
konumunun özellikleri, günümüz jeopolitik şartlarının verdiği imkânlar ile
Türkiye gerek küresel düzeyde gerekse bölgesel düzeyde politik seçeneği en
fazla olan ülkelerden birisidir. Her geçen gün gelişmekte
olan ekonomik ve teknolojik gücü, bağımsızlığını kazanmış Orta Asya’daki Türk
devletleriyle bütünleşebilecek potansiyele sahip olmasının verdiği avantaj ile
bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafın lehine
çevirebilecek milli güce ve coğrafi konuma sahip bir bölge devletidir.
Coğrafi
muhiti politikada kullanma sanatı olan Jeopolitik,
coğrafyadan faydalanarak çeşitli veriler üreten bir bilim dalıdır. Onun için,
“coğrafyanın siyasi yorumu” ya da “coğrafyanın
siyasete olan etkilerini inceleyen bilim dalı” olarak da tanımlanmaktadır. Türkiye,
Eski Dünya karaları olarak adlandırılan Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının
birbirine yaklaştığı sahada, eski medeniyetlerin beşiği Akdeniz Havzası içinde
yer almaktadır. Ülkelerin kaderini
coğrafi konumlarının belirlediğine dair inanış, söz konusu bölge Ortadoğu ve
ülke de Türkiye olduğunda tartışmasız bir gerçeğe dönüşür. Türkiye'nin coğrafi
konumu ve sahip olduğu coğrafi potansiyelleri, tarih boyunca siyasal, ekonomik
ve kültürel yapıları şekillendirici bir rol oynamıştır.
Dünya coğrafyasında bulunan güç merkezleri, hedefleri ve milli çıkarları doğrultusunda, hedef ülkelerin bütünlüğüne, iç
güvenliğine, egemenliğine ve huzuruna kastedecek şekilde ideolojik ve etnik hassasiyetlerine
yönelik tehditler üretmektedirler. Ülkeler varlıklarını idame ettirmek
istedikleri sürece, bu güç merkezleri de var oldukça, daima benzer tehditlerle
karşı karşıya kalacaklar. Farklı gerekçelerle ortaya çıkan tehditler,
ideolojisi ve rengi ne olursa olsun, ülkelerin jeopolitik önemine göre
şekillenmektedir. Coğrafi konumundan kaynaklanan avantajları ülkemizi her zaman
dünya hâkimiyetini amaçlayan güçlerin, mutlak kontrol altında tutmak ve elde
etmek istedikleri bir hedefi haline getirmektedir.
Ülkemiz
bulunduğu coğrafi bölgede dünya güç merkezleri arasındaki dengeyi etkileyecek
şekilde, sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarının yaşandığı, kritik bir
coğrafi konuma sahiptir. Coğrafi
konumunun özellikleri, günümüz jeopolitik şartlarının verdiği imkânlar ile
Türkiye gerek küresel düzeyde gerekse bölgesel düzeyde politik seçeneği en
fazla olan ülkelerden birisidir. Her geçen gün gelişmekte
olan ekonomik ve teknolojik gücü, bağımsızlığını kazanmış Orta Asya’daki Türk
devletleriyle bütünleşebilecek potansiyele sahip olmasının verdiği avantaj ile
bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafın lehine
çevirebilecek milli güce ve coğrafi konuma sahip bir bölge devletidir.
Bölüm | MAKALELER |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 2 |