İnsanlık tarihine bakıldığında geleceğe ait olayları tahmin etme
merakı onları birtakım yollara itmiştir. Bilgi edinme yollarından geleceğe ait
kesin bir bilgi mümkün değildir. Gaib bilgisi ancak Allah’a aittir. Ancak yine
de geleceğe dair birtakım işaretlerle; fal, istidrac, seğirme ve tecrübevi
yollara başvurulmuştur. Özellikle İslam dinin bu tür yaklaşımları reddetmesine
rağmen seğirme olayını bir işaret kabul ederek geleceğe ait tahminlerde
bulunmak kültürümüzde bir alan oluşturmuştur. Türk tarihine bakıldığında
Göktürk harfleriyle yazılmış bir Irk Bitig adlı fal kitabına
rastlanmaktadır. Seğirnâ-meler Zülkarneyn ve Danyal’a nisbet edilmektedir. Bu
konuda ilk edebi çalışmalar 1960 yıllarına dayanmaktadır.
İnsan vücudu ve azalarının hareketleri, seğirmesi kişinin
geleceğiyle ilgi kurulmuş, bu seğirmeler o kişinin sağlık başta olmak üzere
gelecekteki durumlarıyla ilgili bazı tahminlerin yapılmasına sebep olmuştur.
İnsan vücudunun ve uzuvlarının şekli özellikleri “kıyafetnâme” adıyla bilinen
bir ilmin konusu olurken; kaş, göz ve diğer organların bir bölümünün seğirmesi
“seğir-nâme”lerin konusunu oluşturmuştur. Gün içerisinde damarlarımızın
alışılagelmişin dışında hızlı bir şekilde attığını hissederiz. Bu durum kalbin
o noktaya kanı pompalamasından kaynaklanır. Bedensel olarak normal
sayılabilecek bu hareketler ruhsal olarak ileriye yönelik kişinin dünyasında
bazı olayların işareti olarak kabul edilir.
Yazmalarla ilgili araştırmamızda 34 seğir-nâme kaydına
rastlanmıştır. Bu çalışmamızda, Latif adlı şairin yazma bir nüshasını
tanıtılacaktır. Nesir halinde 30 satır ve iki sahifeden oluşan eserin kaydı
şöyledir: Segîr-nâme 06 Mil Yz A 202/2 197x131 mm. 20b-21a
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 2 |