Shakespeare’s play, The Tempest, is an attempt to present the relations between the people who are making a great effort to survive on a deserted island. The permanent inhabitants of the isle –Prospero and his daughter Miranda- await the day on which they will face the people who caused their exile on the island. The feeling of revenge creates hope for the future, but this feeling must be accomplished with the help of servants. The master and “other” relation, as well as the master's superiority, are implicitly and sometimes explicitly presented to the readers through the turbulent relationship between the fictionalised persons. Throughout the play, it is implied that the discrimination between members of different nations will never end, and masters will always continue to dominate “the other”, who will strive for a utopian freedom. Considering other nations as barbaric, childish, backward and uncivilised, European Powers colonised other people politically and culturally, claiming that they would civilise them. In this respect, Europeans played a dominant role in others’ lives and even enslaved them by force. Thus, the natives of different territories had to obey the superior power and serve the outsider. Shakespeare’s The Tempest is one of the artistic works reflecting indigenous people dominated by a European master. Ariel, with his kind nature, is portrayed as a submissive slave ready to obey Prospero’s orders, while Caliban is the representation of a native with a barbaric nature. Caliban, with his dark appearance and native status, leads readers to interpret him as a figure representing the cultures and territories dominated by European Powers associated with Prospero’s unquestioned authority and strength.
Providing readers with an unequal relationship between the master and the servant, Shakespeare arouses the impression that wherever the master and the servant are, there is strong discrimination between the two, and the servant is doomed to obey what the dominant race imposes. This article explores the concepts of discrimination and dominance over “the other” through the lens of power in Shakespeare’s play, The Tempest.
-
-
-
-
Shakespeare’in Fırtına adlı oyunu ıssız bir adada hayatta kalmak için büyük çaba sarfeden insanlar arasındaki ilişkileri sunmaya çalışmaktadır. Adanın sürekli sakinleri olan Prospero ve Miranda adadaki sürgünlerine sebep olan insanlarla yüzleşecekleri anı beklemektedirler. İntikam duygusu gelecek adına bir umut oluşturmakta fakat bu duygu hizmetkarlarla başarılmalıdır. Efendi ve “öteki” ilişkisi, bununla beraber efendi’nin üstünlüğü hikayeleştirilmiş, karakterlerin çalkantılı ilişkileri aracılığıyla bazen imalı bazen de açık bir şekilde okuyucuya aktarılmaktadır. Oyunun akışı boyunca, farklı ulusların mensupları arasındaki ayrım sona ermemekte ve efendiler, hayali özgürlük için mücadele eden “ötekini” domine etmeye çalışmaktadırlar. Diğer ulusları barbar, çocuksu, geri kalmış ve medenileşmemiş olarak kabul eden Avrupa güçleri diğer topluluktan insanları medenileştireceklerini iddia ederek bu toplumları politik ve kültürel açıdan sömürdüler. Bu bağlamda Avrupalılar “öteki” diye tabir edilen insanların hayatlarında baskın bir rol oynadı ve güç yoluyla onları köleleştirdi. Dolayısıyla, farklı bölgelerdeki yerel halklar baskın güce itaat ve hizmet etmek zorunda kaldı. Shakespeare’nin Fırtına eseri Avrupalı efendiler tarafından domine edilen yerel insanları konu alan sanatsal eserlerden biridir. Ariel kibar doğasıyla Prospero’nun emirlerini yerine getirmeye hazır itaatkar bir köleyken Caliban barbar mizaçlı yerliyi sembolize etmektedir.
Siyah tenli görünüşü ve yerel konumuyla, Caliban okuyucuların kendisini Prospero’nun sorgusuz otoritesi ve gücü ile ilişkilendirilen Avrupa güçleri tarafından tahakküm altına alınmış farklı kültür ve toprakları temsil eden bir figür olarak yorumlamasına sebep olmuştur.
Shakespeare okuyuculara efendi ve “öteki” arasındaki eşit olmayan ilişkiyi sunarak, nerede olursa olsun efendi ve “öteki” arasında bir ayrım olduğunu ve “ötekinin” baskın olan ırkın dayattıklarına itaat etmeye yazgılı olduğu fikrini işlemektedir. Bu makale, Shakespeare’in Fırtına adlı eserinde “öteki” üzerinde güç kullanım yoluyla kurulan ayrım ve hakimiyet kavramlarını ele almaktadır.
-
-
-
| Birincil Dil | İngilizce |
|---|---|
| Konular | Sömürge Dönemi Sonrası Edebiyatı |
| Bölüm | MAKALELER |
| Yazarlar | |
| Proje Numarası | - |
| Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2025 |
| Kabul Tarihi | 21 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 11 Sayı: 2 |