Hakikat, insanlık tarihinin en temel meselelerinden biri olarak binyıllar boyunca tartışılmış ve tartışılmaya devam edecektir. Bu tartışmada yer almak ve hakikatin mahiyeti üzerine yeniden düşünmek, entelektüel bir sorumluluk ve erdem olarak değerlendirilebilir. Antikçağ’dan Aydınlanma’ya ve günümüze kadar geçen süreçte, her dönemin kendi koşullarıyla şekillenen hakikat anlayışlarıyla yüzleşmek, insanlığın entelektüel ilerlemesi için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ne var ki, günümüzde delil ve dayanaklardan yoksun iddialar, çoğu zaman duygusal ya da inanç temelli eğilimlerle hakikat olarak benimsenmektedir. Bu durum, bireyleri düşünsel yanılgılara sürükleyerek sahte hakikatlerin yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktadır. Böyle bir ortamda, hakikati sahtelerinden ayırmak ve eleştirel bir bakış açısıyla doğruya ulaşmak için düşünürlerin rehberliği son derece önemlidir. Bu çalışma, Aristoteles’in düşünce sistemi bağlamında, hakikate ulaşmanın bir yolu olarak Apodeiktik ile sahte hakikatlerin temelini oluşturan Retorik kanıtlamaları karşılaştırmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda, bu karşılaştırmayı günümüz koşullarında değerlendirerek hakikat arayışına dair yeni bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.
Truth has been one of the most fundamental issues in human history, discussed for millennia and destined to remain a topic of debate in the future. Engaging in this discourse and rethinking the nature of truth can be regarded as an intellectual responsibility and a virtue. From Antiquity to the Enlightenment and into the present day, confronting the truth concepts shaped by the conditions of each era is an essential prerequisite for the intellectual advancement of humanity. However, in contemporary times, claims devoid of evidence and justification are often accepted as truth, driven by emotional or faith-based inclinations. This situation leads individuals into cognitive fallacies, fostering the proliferation of false truths. In such an environment, distinguishing truth from falsehood and achieving clarity through a critical perspective necessitate the guidance of great thinkers. This study aims to compare Apodeictic, as a method of reaching genuine truth, with Rhetorical proofs, which often underpin false truths, within the framework of Aristotle’s thought. Furthermore, it seeks to evaluate this comparison in the context of current conditions, offering a fresh perspective on the pursuit of truth.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 2 |