Edebî
eserler incelenirken mensubu olunan medeniyetin dünya görüşü, değerler
çerçevesi, kavram ve anlam dünyası dikkate alınmadığı takdirde; edibin ve
döneminin eksik veya yanlış anlaşılması kaçınılmazdır. Âkif Paşa (1787-1845)’nın
Adem Kasidesi’ndeki “adem” ifadesiyle
şekillenen şiirin dünyası, şiirin ruhuna uygun bir biçimde “fena” kavramı ve çağrışımları
ile yeniden okunduğunda, elde edilemeyen varlığa bir isyan yerine; varlığın
örttüğü, perdelediği ve gizlediği fena (yokluk, yok olma) halinin ve neticede
yaşanan sıkıntıların sebep ve sonuçları görülecektir. Bunu anlatmak isteyen
şair hemen ilk beyitte (Yokluk düşüncesinin bile insana can verdiğine, yokluk
şarabının özünün canın cevheri olduğuna) dikkat çeker ve akabinde, (Yokluğun
cennet bahçesindeki nimetlerle kıyaslanamaz) olduğunu vurgularken “fena”
halinin özelliklerine dikkat çekmektedir. Şiirin son beytinde ise şair kendini
(İki cihânın şahlar şahının yolunda yok olduğunu) söylerken, bir manada fenâ-fi’rresûl
haline işaret etmiş olmaktadır. Bu sebeple Adem
Kasidesi’nin şairin mensup olduğu medeniyetin diliyle yeniden okunması
faydalı olacaktır, düşüncesindeyiz.
Konular | Sanat ve Edebiyat |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2017 |
Kabul Tarihi | 23 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 1 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International