Öz
Toplumların inançları ve davranış biçimlerini aktarma aracı olarak kabul edilen atasözlerinde, ortaya çıktığı halkın geçirdiği tecrübeler ile bu tecrübeler sonucunda oluşmuş olan değer, düşünce, kanaat, yaklaşım ve geleneklerin izleri bulunur. Toplumların sosyal hayatları ve tecrübelerinin edebiyatlarına yansıması kaçınılmaz bir gerçek olduğuna göre atasözleri ve deyimlerin de edebî ürünlerde yer alması olağan bir durumdur. Soyut düşüncelerin atasözleri vasıtasıyla somut bir kalıba evrilmesi, anlatılmak istenen duygunun atasözleriyle pekiştirilmesi, edebî sanatların da yardımıyla vezinli ve kafiyeli bir söylemle şiirde karşımıza çıkar. Divan şairlerinin de özellikle Necâtî’den sonra her dönemde şiirlerinde atasözleri ve deyimlere yer verdikleri görülür. Bu çalışmada, “Altının kıymetini kuyumcu, cevherin kıymetini mücevherci bilir” anlamına gelen “Kadr-i zer zerger-şinâsed kadr-i gevher gevherî” atasözünün şairlerce nasıl kullanıldığı incelenmeye çalışılacaktır. Atasözünün bulunduğu örnekler, divanlar, mesneviler, tarihî eserler, biyografik kaynaklar olmak üzere çok sayıda eser taranarak tespit edilmiştir. Söz konusu atasözünün lafzen aynı şekilde bulunduğu beyitlerin yanında, atasözünün bir bölümünün yer aldığı ya da atasözünü telmih eden örnekler de çalışmaya dahil edilmiştir. Özünde, bir varlığın kıymetinin ancak o işin ehli tarafından hakkıyla bilinebileceği anlamı yatan atasözünün, örnek beyitlerde; sevgilinin kıymetinin ancak aşktan anlayan, gerçek âşıklar tarafından bilineceği, şairin şiirinin değerinin ancak nükteden, şiirin inceliklerinden anlayan bu konuda ehil kişilerce bilineceği, kişinin insanî kıymetinin ancak onu hakkıyla tanıyanlar tarafından bilineceği şeklinde işlendiği görülmektedir.