Öz
Bu makale, Namık Kemal’in İntibah, Nabizâde Nâzım’ın Zehra ve anonim bir halk hikayesi olan Hançerli Hikâye-i Garîbesi metinlerini yeniden yazım pratiği çerçevesinde incelemektedir. Bu eserlerde kararsız anlatıcı konumlarının nasıl sürdürüldüğünü ve bu eserlerin “eşiktelik” hallerinin nasıl değerlendirilebileceğini yakın okuma tekniği ile açımlamaktadır. Bu çalışmada, Hançerli Hikâye-i Garîbesi, İntibah ve Zehra metinleri arasındaki ilişkinin, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sosyal, politik ve tarihsel koşulların etkisi altında, tarihsel muhatabın beklentileri doğrultusunda “yaratıcı bir taklit " kavramına dayandığını ortaya koyacağım. “Okuyucuyu,” metni kendi geçmişine göre anlaması ve açıklaması beklenen kişi olarak konumlandıracağım. “Müdahil anlatıcı”nın Osmanlı toplumunun tarihsel muhatabının beklentilerini karşılayan ve zina karşıtı propagandaya hizmet eden rollerini irdeleyeceğim. Doğaüstülük ve komedi unsurlarının giderek kaybolduğu ve gerçekçiliğe ait emarelerin giderek güçlendiği metinlerde ne tamamen geleneğe ne de bütünüyle Romanesk gerçekçiliğe dayanan ikircikli bir anlatıma yer verildiğini göstereceğim.