Öz
Orhan Kemal, yazın yaşamı boyunca öykü, roman, şiir, tiyatro gibi pek çok edebî türde eser vermekle birlikte Türk edebiyatındaki yerini, II. Dünya Savaşı sonrasındaki toplumsal ve ekonomik değişmeler neticesinde hayat sahnesinde ortaya çıkan ʹküçük adamʹı ve onun sosyal yapı içindeki durumunu anlattığı romanları ile elde eder. Var olanı ayıklayan, seçen, düşünsel süzgecinden geçirip hayal dünyasında yeniden üreten sanatkâr, içine doğduğu dünyayı yazarak anlamlandırmaya, metinleri aracılığıyla toplumun aksayan yönlerini görünür kılmaya çalışır. Yabancılaşma, ötekileşme, yozlaşma, sosyal adaletsizlik, yoksulluk, ölüm, sevgi gibi temler etrafında kurguladığı metinlerinin çıkış noktası insan gerçeğidir.
Türk edebiyatında romancılığı ile öne çıkan Orhan Kemalʹin 89 adet şiirinin yer aldığı Yazmak Dolu Dizgin, 2002 yılında oğlu Işık Öğütçü tarafından yayıma hazırlanır. Türdeki ilk ürünlerini dönemin belli başlı şairlerinin etkisinde kaleme alan Orhan Kemalʹin şiiri, bireysel duygulanımlardan toplumcu duyarlılığa doğru evrilir. Romanlarında geliştirerek işleyeceği konu ve temaların habercisi niteliğindeki bu şiirlerinde geçim kaygısı içindeki ʹküçük adamʹın örneklerini veren sanatkâr, onun var oluş mücadelesini bireyselden toplumsala uzanan bir açılımla sunar.
Bu makalede Orhan Kemalʹin sanatçı duyarlılığıyla yaklaştığı insanlık durumlarını ele aldığı şiirlerinden "Komşunun Öksüzü", "Bir Fantezi", "Benim Oğlum", "Pınar Köylü Ahmetʹin Mektubu", "Dokumacı Haydar" ve "Kantar Başından Şiirler" toplumcu gerçekçi bakış açısıyla tahlil edilecek; ʹküçük adamʹ tipinin hayaller, umutlar, gerçekler, değerler, kaybedilenler, yaşam, ölüm sarmalındaki görüngüleri ortaya konmaya çalışılacaktır.