Öz
Halide Edip Adıvar'ın 1930'larda yazdığı Maske ve Ruh’ ta, karşılaşılan dünya sorunları ve tehditlere Türk mizah ve felsefesinin önemli isimlerinden Nasreddin Hoca'nın bakış açısıyla yaklaşılır. Akşehir'de Nasreddin Hoca'nın felsefesinden etkilenmesi, ona bu üslupta böyle bir eser yazması için ilham vermiştir. Oyundaki başlıca isimler Shakespeare ve Nasreddin Hoca'dır. Halide Edip, bu iki kişiliği öldükten sonra dünyaya gönderme fantazisi geliştirir ve olaylar bu yönde gelişir. Bir önsöz ve dört perdeden oluşan Maske ve Ruh, zaman ve mekân unsurlarına bağlı olmayan, parçalı anlatımın tercih edildiği bir eserdir. Mekânlar, dünya ve ahiret veya genel olarak yeryüzü ve gökyüzü olarak sınıflandırılabilir. Oyun boyunca, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından hemen sonra meydana gelen tepeden inme reformları ve batılılaşma sürecini eleştiren Halide Edip, savaşların ruh ve bedenin şekillenmesindeki yıkıcı etkilerini bizzat tecrübe etmiş biri olarak, savaş ortamında insanların maddi ve manevi iki yönlü doğasını yakından tecrübe etmiştir. Olgunluk yıllarında tercih ettiği gönüllü sürgün döneminde Amerika ve Hindistan gezilerinde doğuyu ve batıyı görmüş ve bir karşılaştırma yapmıştır. Etkilendiği yazarları ve şahsiyetleri bir araya getirmek ve anlamları birbirine karışmış “iyi” ve “kötü” kavramlarına bağlı olarak maskelerin ardına gizlenmiş insanın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak istemiştir. Bu makalenin amacı, savaş karşıtı edebiyatın bir örneği olarak Maske ve Ruh’ un, Halide Edip’in savaş karşıtı duruşunu ve pasifist milliyetçiliğini nasıl örneklediğini göstermektir.
Destekleyen Kurum
İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ
Teşekkür
İlgi ve desteğiniz için teşekkür ederim.