Şairler ilâhî bir kudretle şiir söyleme yetisine sahip olup günlük konuşma dilinin söz dağarcığı onlar için kifayetsiz kalmaktadır. Böyle bir durumda sanatçı, duygu dünyasını karşılayacak yeni kelimeler türetemeyeceği için var olan kelimelere yeni anlamlar yükleme yoluna gider. Geniş hayalleri ve derin duyguları onu bu yola sevk eder. İşte bu serüvendeki farkındalık noktasında her sanatçı kendi üslubunu oluşturur. Terry Eagleton’un ifadesiyle bir yazı parçasının yüzeyi gizli derinliklerinin itaatkȃr yansımasından başka bir şey değildir. Modern dünyada üslup değerlendirmeleriyle alakalı dil bilimsel metodlar denenmekle beraber gelenekten de istifade edilmesi gerekmektedir. Tezkireler, çok sayıda Osmanlı Dönemi şairlerinin biyografisini sunarken sanatçının dili nasıl kullanması gerektiği konusunda ipuçları sunar. Üslupla ilgili bu değerlendirmelerde ise ortak bir terminolojinin kullanıldığı dikkat çekicidir. Tezkirelerdeki bu terminoloji ışığında bir sanat eserine nasıl bakılması gerektiği ve eserin nasıl yazılması gerektiği konusundaki düşüncelere sahip olmak mümkündür. Edirneli Nazmî Dîvân’ı hem birçok türü barındırması hem de şiir sayısı bakımından oldukça dikkat çekici bir eserdir. Çalışmamızın amacı XVI. yüzyıl şairlerinden Edirneli Nazmî Dîvân’ını tezkireler ışığında okuyarak geleneksel terimlerle üslup bilgisinin çalışılabileceğini göstermektir. Üç bölümden oluşan çalışmamızın ilk bölümünde; tezkirelerdeki poetik terimlerden yola çıkarak Edirneli Nazmî’nin üslup değerlendirmeleri tespit edilmiştir. Bu bölümde Dȋvȃn içinde yer alan Arz-ı Hâl-i Be-Pȃdişȃh isimli mesnevȋ sebeb-i te’lîf bölümünden dolayı konu dahilinde ayrıca incelenmiştir. İkinci bölümde, ilk bölümden hareketle şairin poetikası ortaya konmuştur. Son bölümde ise şairin poetikasıyla eserinin ne kadar örtüşüp örtüşmediği konusunda karşılaştırma metoduna gidilerek çıkarımlarda bulunulmuştur.
Poets have the ability to recite poetry with a divine power, and the vocabulary of the daily spoken language is insufficient for them. In this case, the artist tries to ascribe new meanings to existing words since they cannot derive new words to meet their emotional world. Their broad dreams and deep feelings lead them to this path. At this point of awareness, each artist forms their own style. According to Terry Eagleton, the surface of a piece of writing is nothing but the obedient reflection of its hidden depths. In the modern world, it is necessary to benefit from tradition as well as trying linguistic methods related to stylistic evaluations. Tazkiras, while presenting the biographies of many Ottoman poets, offer clues about how artists should use language. It is significant that a common terminology is used in these evaluations. In the light of this terminology, it is possible to hold an opinion on how to look at a work of art and how it should be written. Divan of Edirneli Nazmi is a remarkable work in terms of both hosting many genres and the number of poems. The aim of our study is to show that stylistic knowledge can be studied in traditional terms by reading the Divan of Edirneli Nazmi, one of the sixteenth century poets, in the light of tazkiras. In the first chapter of our study, the stylistic evaluations of Edirneli Nazmi were determined based on the poetic terms in the tazkiras. The masnavi titled Arz-ı Hâl-i Be-Pȃdişȃh has also been examined within the scope of the subject. In chapter two, the poetics of the poet is revealed based on chapter one. In the last chapter, inferences were made by using the comparison method about how much the poet's poetics and her work overlap.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 25 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 3 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International