The XVIIIth century, which is one of the most colorful and entertaining centuries not only of the Ottoman Empire but also of Turkish history as a whole, draws attention as a period in which countless names were raised in artistic and literary terms. Istanbul, which became a center of attraction as the capital after the conquest of Istanbul, became an attractive place as a center of science, entertainment and art in the XVIIth and XVIIIth centuries. For this reason, every Ottoman person with a stake in politics, science, art, poetry, entertainment, etc. had to make their way to Istanbul. While some of these people who made their way to the Ottoman capital continued their lives here, they continued to keep their birthplaces, their original homelands, alive in their names. One of such examples is Âlî, the subject of this study, who was originally from Crimea and was known as “Crimean” (Kırımmlı).
Since there is not much information about Âlî, whose real name was Ali Can, we do not have enough information about the poet’s birth date. There are some inconsistent reports about the date of death of Âlî, about whom there is information only in Tezkere-i Belîg, Tuhfe-i Nâilî and Turkish Poets. In this study, Âlî’s work Ukde-güşâ and his Dîvân will be introduced. These two works are included in the Mecmû’atü’r-resâ’il registered in Istanbul University Library with the archive number NEKTY03531. In addition to this, some of the poetry collections he organized will be mentioned, and based on these works, the dark points of the life of the poet and author in question will be tried to be illuminated and some misinformation conveyed in the sources will be corrected. In addition, the literary aspect of Ālī, who was found to have lived in Istanbul in the first quarter of the eighteenth century, will also be discussed based on his poems and works. At the end of the article, sample verses from Âlî Dîvânı will be given.
Yalnızca Osmanlı Devleti’nin değil, tüm bir Türk tarihinin en renkli ve eğlenceli asırlarından olan XVIII. yüzyıl sanatsal ve edebî anlamda da sayısızca ismin yetiştiği bir dönem olarak dikkat çekmektedir. İstanbul’un fethinden sonra başkent olarak bir çekim merkezi hâline gelen İstanbul, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ilim, eğlence ve sanat merkezi olarak da cezbedici bir mekân konumuna yükselmiştir. Bu nedenledir ki siyaset, ilim, sanat, şiir, eğlence vb. alanlarda payesi olan Osmanlı halkından imkân bulabilenlerin yolu İstanbul’a düşmek zorundaydı. Osmanlı başkentine yolu düşen bu kişilerden bir kısmı burada hayatlarına devam ederlerken doğum yerleri olan asıl vatanlarını ise künye olarak isimlerine yaşatmaya devam etmişlerdir. Bu türden örneklerden biri de bu çalışmanın konusu olan ve aslen Kırımlı olması nedeniyle “Kırımî” künyesi ile anılan Âlî’dir.
Asıl adı Ali Can olan Âlî hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmadığından şairin doğum tarihi konusunda da yeterli bilgiye sahip değiliz. Hakkında yalnızca Belîğ Tezkiresi, Tuhfe-i Nâilî ve Türk Şairleri’nde bilgi bulunan Âlî’nin vefat tarihi konusunda da bazı tutarsız nakiller mevcuttur. Bu çalışmada, Âlî’nin İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesinde NEKTY03531 arşiv numarasıyla kayıtlı Mecmû’atü’r-resâ’il içerisinde yer alan Ukde-güşâ isimli eseri ile Dîvân’ı tanıtılacak, mürettibi olduğu bazı şiir mecmualarına değinilecek ve bu eserlerden hareketle bahis konusu şair ve müellifin hayatının karanlık noktaları aydınlatılmaya çalışılarak kaynaklarda nakledilen kimi yanlış bilgilerin tashihi yapılacaktır. Ayrıca çalışmada XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbul’da yaşadığı tespit edilen Âlî’nin manzumeleri ve eserlerinden hareketle edebî yönü de ele alınacaktır. Makalenin sonunda da Âlî Dîvânı’ndan örnek manzumeler verilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 11 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 3 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International