Çin’in “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi, ilan edilen ekonomik büyüklükler
ve kapsayacağı coğrafi genişlikle dikkatleri üzerinde topluyor. Bu girişimin
potansiyelini doğru ölçmek ve başarı şansını layıkıyla değerlendirebilmek için
arkasındaki jeopolitik mantığın anlaşılmasına ihtiyaç var. Bu makalede, realist
teorinin değişik varyantlarının benimsediği güç geçişi ve güç dengesi
kuramlarına ilişkin literatürün temel varsayımlarından hareketle, “Bir Kuşak,
Bir Yol”u motive eden genel güvenlik denklemi ve bu projenin Batı’ya yöneleceği
ana güzergahlar incelenmektedir. Çin’in büyük ve küçük komşularıyla
ilişkilerinin doğası ve bunların evrilebileceği muhtemel doğrultu üzerinde
durulmaktadır. Buna göre, ABD ile rekabetinin tırmanarak çatışmaya
evrilebileceğini düşünen Çin, kendisine ekonomik ve askeri açılardan büyük
zararlar verebilecek muhtemel deniz ablukası girişimlerine karşı kara
güzergâhlarına yönelmektedir. Ancak, güç dengesi mantığının tesirlerini bu
rotalarda da göstereceği anlaşılmaktadır.
Rusya’nın orta vadede nasıl davranacağı belirsizdir. Benzer bir şekilde,
İran üzerinden geçen yollarla ilgili jeopolitik risk de hayli yüksektir. Bu
sebeple makalede, Çin’i Avrupa ve Ortadoğu’ya bağlayan farklı rotalar arasında
Pekin açısından en güvenlisinin “orta koridor” olduğu ileri sürülmektedir.
Ağırlıklı olarak Türk ve Müslüman nüfusla meskun bu “Türk Kuşağı”nda kamuoyunun
“Bir Kuşak, Bir Yol”a desteğini etkileyecek faktörler arasında Uygur
Türkleri’nin durumu da yer almaktadır. Makalede son olarak, Çin’in Türk kuşağı
ve Ortadoğu’da daha iyi bir imaj inşa etmek için işe Uygurlara yaklaşımını
güvenliksizleştirip yeniden tahayyül ederek başlaması gerektiği
vurgulanmaktadır.
Bir Kuşak Bir Yol Çin Türk Kuşağı Uygur Türkleri Güç Geçişi Teorisi Güç Dengesi
China’s “One Belt, One Road” project attracts attention with its
declared economic magnitude and geographical reach. To correctly evaluate the
chances of success and the true potential of this attempt, the logic of
geopolitics behind it should be understood. Relying on both the theories of
power transitions and balance of power which have been constructed by different
versions of the realist school of thought, the aim of this article is to
analyze the global security equation which motivates this project and the main
western routes of it. The nature of China’s relations with its small and big
neighbors and the possible evolving
direction of those relations are also discussed. Beijing thinks that its
rivalry with Washington can turn into a kind of open conflict and looks to
continental routes against the possibility of hostile actions limiting the
China’s access to the seas. Nevertheless, it is highly probable that the logic
of the balance of power would also show its effect over these routes. How would
Russia position itself in the fast changing international security environment
is still not clear. Similarly, geopolitical risks related to transportation
routes passing through Iran are so high. Thus, in this article, it is claimed
that “the middle corridor” is the safest one for Beijing among the routes which
connect China to Europe and the Middle East. The position of the Uighur Turks
is among the factors which would affect the support of the public opinion in
this “Turkish Belt” that is heavily inhabited by Turkish and Muslim
populations. Lastly, it is underlined that China should begin taking steps by
desecuritising and reimagining its approach toward the Uighur Turks to build a
better image both in the Turkish Belt and the Middle East.
One Belt One Road China Turkish Belt Middle Corridor Uighur Turks Power Transition Theory
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 17 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 8 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.