Foreign direct investment is
currently one the fastest growing parts of international law. It has increased
due to the proliferation of bilateral investment treaties (BIT). The
contribution of the BITs has ensured the protection of foreign investors and
investment. In other words, in cases where there is a dispute, the investor
will settle the dispute before the impartial and independent arbitration
tribunal instead of the courts of the host state. Thus, BITs limit the host
states’ sovereignty by providing arbitration method. Although the introduction
of arbitration method is considered to be a big step after the Second World War,
it cannot be said that it solves the fundamental problem over the time. Before
the war, when an investment dispute arose, the investor was used to go to the
court of the host state and see the sovereignty power. After the war, investor
has been encountered the same effect in the execution of the arbitral award in
the host state. Therefore, the focus of the article will be on the history of
international investment law based on dispute settlement systems of BITs
compared with historical investment dispute settlement systems. In addition, it
is argued that the application to arbitration does not change the result of
state sovereignty. It may signal future problems in this field since it causes
revisiting to the court system. The most obvious example of this is the efforts to
establish a multilateral investment court.
Doğrudan yabancı yatırım günümüzde uluslararası
hukukun en hızlı gelişen alanlarından biridir. Bunun nedeni ise 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra ortaya çıkan ikili yatırım anlaşmaları olmuştur. Bu yatırım
anlaşmalarının katkısı yabancı yatırımcıyı ve yatırımını korumayı garanti
etmesidir. Diğer bir değişle uyuşmazlık çıktığı durumlarda artık yatırımcı,
yatırım yaptığı ev sahibi devletin mahkemelerinde değil, tarafsız ve bağımsız
tahkim hakem heyeti önünde uyuşmazlığı çözüme kavuşturabilecektir. Böylelikle,
asıl sorun olan devlet egemenliğini sınırlandıracaktır. Her ne kadar tahkim yönteminin gelmesi, 2. Dünya savaşından sonra
büyük bir adım olarak kabul edilse de zaman içerisinde sonuç bakımından bir
farklılık yaratmadığı görülmektedir. Savaştan önce yatırımcı uyuşmazlık
çıktığında baştan ev sahibi devletin mahkemesine giderek egemenlik baskısını
görürken, savaştan sonra tahkim sonrası alınan kararın ev sahibi devlette
icrasında aynı etkiyle karşılaşmaktadır. Bu nedenle bu makalede 2. Dünya Savaşı
öncesi ve sonrası yabancı yatırım uyuşmazlıklarının çözüm yöntemleri
karşılaştırılarak, aslında savaş sonrası tahkime başvurulmasının devlet
egemenliğinin azaltılması noktasında sonucu değiştirmediği savunulacaktır. Bunun
da yatırım tahkiminin geleceği için büyük bir tehlike arz ettiği çünkü savaş
öncesi gibi mahkeme sistemenine dönüş olduğu görülmektedir. Bunun en belirgin
örneği de milletlerarası yatırım mahkemesinin kurulma çalışmalarıdır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Mayıs 2019 |
Gönderilme Tarihi | 17 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 11 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.