The use of race concept as a biological tool for classification and the separation of human diversity with discourses such as primitive and civilized,down-superior, master-slave with its phenotypic characteristics caused the emergence of a ideology called biological racism. Especially, race theories produced in a scientific effort after the 17th century and various philosophical interpretations of these theories have been influential. These developments, however, increased the exclusion, marginalization, enmity and destruction practices of Western societies they apply for other societies with different physical and cultural characteristics through the legitimacy provided by scientific data that are not valid today. Until the middle of the 20th century, after the painful experiences of humanity that varied from slave trade to genocide, advances in genetic science have scientifically revealed that the concept of race cannot be used to classify people. Especially after the 1970s, a new type of racism in which people are excluded and alienated by cultural differences and evaluated within the framework of "racism without race” has become a phenomenon. The roots of this new type of racism are organically linked to biological racism and are capable of transforming with it. The focus of this study is the main factors of this transformation evolving from old biological racism to new cultural racism and historical changes in the content of these concepts. To do this, comparative "historical sociological analysis" was adopted. The aim of the study is to analyze the transformation of racism in line with the scientific, social, political and economic conditions of historical periods by shedding light on the ideology of racism from old and new.
Irk kavramının insanları tasnif için, biyolojik bir araç haline getirilmesi ve insan çeşitliliğinin deri rengi, kafatası gibi fenotipik özelliklerle ileri-geri, aşağı-üstün, efendi-köle gibi söylemlerle ayrıştırılması biyolojik ırkçılık denilen bir ideolojinin doğuşuna sebebiyet vermiştir. Bunda özellikle 17. yüzyıldan sonra bilimsel bir çaba içinde üretilen ırk kuramları ve bu kuramların çeşitli felsefi yorumları önemli ölçüde etkili olmuştur. Bu gelişmeler ise tarihsel süreçte (günümüzde geçerliliği olmayan) bilimsel verilerin sağladığı meşruiyetle, özellikle kendilerini modern gören Batı toplumlarının, geri görülen farklı fiziksel ve kültürel özellikteki insanları, dışlama, ötekileştirme, düşmanlaştırma ve yok etme pratiklerini arttırmıştır. İnsanlığın, 20. yüzyılın ortalarına kadar yaşadığı, köle ticaretinden soykırımlara kadar çeşitlenen acı tecrübelerden sonra, özellikle genetik bilimindeki gelişmeler, bilimsel manada bir ırk kavramının insanları sınıflandırmada kullanılamayacağını ortaya koymuştur. Özellikle 1970’lı yıllardan sonra ise, kültürel farklılıklarla insanların dışlandığı ve ötekileştirildiği, “ırksız ırkçılık” çerçevesinde değerlendirilen, bir yeni ırkçılık türü fenomen haline gelmiştir. Bu yeni ırkçılığın kökleri organik olarak biyolojik ırkçılıkla bağlıdır ve onun dönüşen halidir. Bu çalışmanın konusu, tarihsel süreçte, eski biyolojik ırkçılıktan yeni kültürel ırkçılığa doğru evirilen bu dönüşümün temel etmenleri ve kavramların muhtevalarındaki değişikliklerdir. Yöntem olarak, karşılaştırmalı “tarihsel sosyolojik analiz” benimsenmiştir. Çalışmanın amacı ise eskiden ve yeniye ırkçılık ideolojisine ışık tutarak, tarihsel dönemlerin bilimsel, sosyal, siyasal ve ekonomik şartlarına göre geçirdiği dönüşümü analiz etmektir.
Irk Biyolojik Irkçılık Irk Kuramları Yeni Irkçılık Kültürel Irkçılık
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 13 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.