The objective of this article is to study the bureaucratic elites which have always been the decision making and dominant class in Turkey within an elitist theory framework and the transforming impact of the EU membership process on these elites within a historical process. As a result of the Ottoman -Turkish state tradition the bureaucratic elites have had a major role in the modernization and westernization process. The power struggle of the bureaucratic elites as well as their relations with society has been studied from a historical and sociological and political perspective. The bureaucracy which was a disassociated class in society serving the Sultan with loyalty during the classic Ottoman period enhanced its influence during the recession period of the empire to become a partner in power. During the reform period the bureaucratic elites pioneered the westernization movements which were perceived as a solution to the collapse of the state and tried to redesign both the state and society with reforms from the top because they view the people as masses to be lead. The new Turkish Republic which inherited the political culture and state traditions of the empire was established by these bureaucratic elites. During the policy making process the bureaucratic elites who were always influential had their golden age during the first years of the republic. A power struggle between the power elected by the people and the bureaucratic elites started with the transition into democracy. There has always been a stressful relationship between the bureaucratic elites which perceived to know what was best for the state and society and the elected governments. At the culmination of these tensions the military wing of the bureaucratic elites would intervene and seize the administration. After such interventions the army implemented a system of
Elite Theory Bureaucratic Elite Turkish State Tradition Civil- Military Relations European Union
Bu makalenin amacı elitist teori çerçevesinde Türk toplumunda her zaman karar
verici ve egemen sınıf olan bürokratik elitleri ve EU üyelik sürecinin bu elitler üzerindeki
dönüştürücü etkisini tarihi süreç içerisinde incelemektir. Osmanlı-Türk devlet geleneğinin sonucu olarak bürokratik elitler modernleşme ve batılılaşma sürecinde önemli bir rol
oynamışlardır. Çalışmada bürokratik elitlerin bu süreçte girdikleri iktidar mücadelesi ve
toplumla ilişkileri tarihsel olduğu kadar, sosyolojik ve politik açıdan da ele alınmıştır. Osmanlının klasik döneminde toplumdan kopuk bir zümre olarak sultana sadakatle hizmet
eden bürokrasi, imparatorluğun gerileme döneminde devlet idaresinde etkinliği arttırmış
ve iktidara ortak olmuştur. Tanzimat döneminde devletin yıkılmasına çare olarak görülen
batılılaşma hareketlerinin öncüsü olan bürokratik elitler, tepeden inme reformlarla hem
devleti hem de toplumu dizayn etmeye çalışmışlar; halkı yönetilecek yığınlar olarak görmüşlerdir. İmparatorluğun siyasal kültürünü ve devlet geleneğini devralan Yeni Türkiye
Cumhuriyeti bu bürokratik elitler tarafından kurulmuştur. Politika yapma sürecinde her
zaman etkin olan bürokratik elitler, cumhuriyetin ilk yıllarında altın çağlarını yaşamışlardır. Demokrasiye geçişle birlikte halkın seçtiği iktidarlarla bürokratik elit arasında
güç mücadelesi başlamıştır. Devlet ve toplum için en iyi kararın kendileri tarafından verilmesi gerektiğine inanan bürokratik elitler ile seçilmiş hükümetler arasında her zaman
gerilimli bir ilişki olmuştur. Bu gerilimlerin zirve yaptığı dönemlerde bürokratik elitlerin
askeri kanadı askeri müdahalede bulunarak yönetime el koymuştur. Bu müdahaleler sonrasında siyasal iktidar üzerinde vesayet sistemi kuran ordu, toplumun ve ülkenin merkezine yerleşmiştir. Avrupa Birliğine giriş sürecinde yapılan uyum yasaları ve reformlarla
ordunun bu konumu zayıflamıştır. Avrupa Birliğinin siyasal koşulu olan Kopenhag siyasi
kriterlerinin Türkiye’nin demokratikleşmesine ve normalleşmesine yaptığı katkı hayatidir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2015 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 3 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.