Under difficult military, political and economic conditions, the Ottoman Empire had to go into the Balkan Wars in 1912-1913. There were disagreements among the government, the opposition and the public on whether to go to war or not. The continuation of these divisions during the war was effective in the defeat of the army in a short time. During this period, the Balkan cities and Balkan Muslims deeply experienced the diverse effects of the war. They were subjected to many acts and practices contrary to human law, such as forced migration, killing, rape, plunder and torture by the Serbs, Bulgarian and Greek who were Ottoman subjects once. Thousands abandoned their lands to survive. Forced migration brought with it various problems such as hunger, poverty and disease. Especially during the occupation of Edirne by the Bulgarians, the city was pillaged and plundered, and various tortures were inflicted on the Muslim people. Bread was the priority of the survivors. The people of Istanbul and Anatolia did not remain indifferent to the suffering in the Balkans. The practices of the Balkan States were protested from time to time, and the collected aid was sent to Istanbul to be delivered to the region. Like the people of Anatolia, Muslims living in different parts of the world followed the developments in the region with concern and excitement. People from all age groups, rich or poor, provided financial and moral support to their aggrieved siblings and co-religionists. Baku Muslims protested through the press and public opinion, following the negative policy of Russia, one of the architects of the war, against the Ottoman Empire in this period. There were some who voluntarily joined the war, among them. Şelale magazine, of which Isa Bey Ashurbeyof had the privilege, drew the attention of the people of Baku to the subject by publishing the visuals of the Balkan Wars. The people delivered in-kind aid and in-cash aid that they collected to the Ottoman Consulate in Baku. The Turkish army's recapture of Edirne during the Balkan War II brought joy to Baku and continued its popular support throughout the war.
Osmanlı Devleti, 1912-1913 yılında gerçekleşen Balkan Savaşlarına askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan zor şartlar altında girmek zorunda kaldı. Savaşa girilip girilmemesi konusunda hükümet, muhalefet ve halk arasında fikir ayrılıkları vardı. Bu ayrılıkların savaş sırasında da devam etmesi ordunun kısa sürede yenilmesinde etkili oldu. Bu dönemde savaşın kötü etkilerini Balkan şehirleri ve Balkanlı Müslümanlar derinden yaşadı ve hissettiler. Bir zamanlar Osmanlı tebaası olan Sırpların, Bulgarların ve Yunanlıların zorla göç ettirme, öldürme, tecavüz, yağma ve işkence gibi insanlık hukukuna aykırı birçok davranış ve uygulamasına maruz kaldılar. Binlercesi hayatta kalmak için yaşadıkları toprakları terk etti. Zorunlu göç beraberinde açlık, yoksulluk ve hastalık gibi çeşitli sorunları getirdi. Özellikle Edirne’nin Bulgarlar tarafından işgali sırasında şehir yağma ve talan edildi. Müslüman halka çeşitli işkenceler yapıldı. Hayatta kalanların önceliği ekmek olmuştu. Balkanlarda yaşanan acılara İstanbul ve Anadolu halkı kayıtsız kalmadı. Balkanlı Devletlerin uygulamaları zaman zaman protesto edildi, toplanan yardımlar bölgeye ulaştırılmak üzere İstanbul’a gönderildi. Anadolu halkı gibi dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Müslümanlar da bölgedeki gelişmeleri endişe ve heyecanla takip ettiler. Her yaş grubundan insan zengin, fakir demeden mağdur kardeşleri ve dindaşlarına maddi ve manevi destek sağladılar. Bakü Müslümanları, savaşın mimarlarından olan Rusya’nın bu dönemde Osmanlı Devletine karşı takip ettiği olumsuz politikayı basın ve kamuoyu yoluyla protesto ettiler. İsa Bey Aşurbeyof’un imtiyaz sahibi olduğu Şelâle dergisi Balkan Savaşlarına ait görselleri yayınlamak suretiyle Bakü halkının dikkatini konuya çekti. Halk topladıkları aynı ve nakdi yardımları, Bakü’deki Osmanlı Konsoloshanesine teslim etti. II. Balkan Savası sırasında Türk ordusunun Edirne’yi geri alması Bakü’de sevinç yarattı ve halk desteğini savaş sonrasında da sürdürdü.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2022 |
Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 9 Sayı: 19 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.