The developments in the Middle East and the breaking points in the Arab world have been mostly evaluated. In this article, the main factors behind Trump’s decision ‘Recognicition of Jerusalem as Capital of Israel’, which has started with Obama’s Middle East Peace Plan initiative were examined. The consequences of mentioned factors on the ongoing process and the change of the balance in the region are disscussed. Also, the response of European countries to this decision is mentioned. The scope of the study is how the process evolved from Arab-Israeli problem to Israeli-Palestinian problem. The issue of Israel-Palestine has occured with the war in 1948 and it still remains as a main unresolved problem in the Middle East with the retarding effect of the Arab Spring. In this context, the countries that initially supported the process, slowly requisited to guarentee their internal and external security, and the political and strategic division between Fatah-Hamas deeply affected the Israeli-Palestinian conflict. Due to internal instabilitiy in Arab countries and power struggles among region, the Israel-Palestine issue was not on the agenda for a long time up until Trump’s declaration of Jerusalem as the capital. In addition, the impact of Iran on Irael-Palestinian conflict and the change in the balances in the region have been evaluated. The perception by Arab countries that the Shiite-Sunni factor is extra dangerous than Israel, Iran’s active role in the region and its nuclear armament were further reason why the Palestinian issue remained unsolved. Further point of disscussion is the Palestine issue was used by Iran to spread its influence in the Middle East. In this context, the terms security and development have been studied. Finally, the main argument of this article has been evaluated as in the context of rent-interest relationship, taking into account the relationship between the phenomenon of religion of geopolitical interests in the Middle East.
Orta Doğu’da yaşanan gelişmelere, ağırlıklı olarak Arap dünyasındaki kırılma süreçlerine değinilmiştir. Bu makalede Obama’nın Orta Doğu Barış Planı girişimi ile başlayıp Trump’ın aldığı ‘Kudüs İsrail’in başkentidir’ kararı arkasındaki temel faktörler incelenmiştir. Bu faktörlerin sürece ve bölgedeki denge değişimine etkisi ele alınmıştır. Avrupa ülkelerinin bu karara olan tepkisine de değinilmiştir. Çalışmanın en can alıcı noktalarından biri sürecin nasıl Arap-İsrail sorunundan İsrail-Filistin sorununa evrilmiş olmasıdır. İsrail-Filistin Meselesi 1948’te Arap-İsrail savaşı ile başlayan ve Arap Baharı’nın da geciktirici etkisiyle Orta Doğu’da hala çözülemeyen büyük bir meseledir. Bu çerçevede Mısır gibi başta sürece destek olan ülkelerin sonrasında kendi iç ve dış güvenliklerini garantiye almak istemesi ve Hamas ile El Fetih arasındaki stratejik ve politik bölünme İsrail-Filistin arasındaki çatışmayı derinden etkilemiştir. Arap ülkelerindeki iç istikrarsızlık ve araların¬daki güç mücadelelerinden ötürü Trump’ın Kudüs’ü başkent ilan etmesine kadar İsrail-Filistin meselesi uzun bir dönem gündeme gelmemiştir. Bunun yanı sıra İran’ın bölgedeki dengelere ve İsrail-Filistin sürecine etkisi de değerlendirilmiştir. Şii-Sünni faktörünün İsrail’den daha tehlikeli olduğu algısı, İran’ın bölgede aktif rol oynaması ve nükleer silahlanması Filistin meselesinin arka planda kalmasındaki sebep olmuştur. Bir diğer tartışma konusu ise İran’ın Filistin meselesi ile nüfuzunu yayma çalışmasıdır. Bu çerçevede güvenlik ve kalkınma sözcükleri irdelenmiştir. Son olarak bu makale Orta Doğu’daki devletlerin din olgusunun jeopolitik çıkarlarla ilişkisi göz önünde bulundurularak rant-çıkar ilişkisi bağlamında değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Ağustos 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2023 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 22 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.