Kadınların kendilerini yabancılardan sakınması, yabancılarla temas halinde olduğu durumlarda örtü örtünmesi anlamına gelen tesettür, Müslüman-Türk kadınının kılık kıyafetinde uymaya çalıştığı temel unsurdu. Fakat tesettürün sınırları çizilmemişti ve yabancılardan sakınma anlayışı kadının duvarlar ardında, dış dünyadan tamamen uzak yaşamasına neden olmuştu. Başkent İstanbul’da zamanla kadınların kıyafetlerinde radikal değişiklikler görülmüştür. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ve özellikle İstanbul’un işgaliyle birlikte Avrupalı hemcinsleriyle etkileşim içinde yaşayan kadınlar harici kıyafet denilen çarşaf ve ferace ile bunları tamamlayan yaşmak ve peçede değişiklikler yapmaya başlamışlardır. Etek boylarını kısaltan, vücuda oturan renkli modelleri tercih eden kadınlar, klasik tesettür kurallarının çok dışına çıkmışlardır. Kıyafetlerdeki bu değişim tepkilere neden olmuş, açık-saçık gezdikleri iddia edilen günahkâr kadınların, diğer kadınlara kötü örnek olmaması için bir an önce önlem alınması istenmiştir. Kadınların kıyafetlerini İslamî adab ve Şer-i şerife uygun hale getirme düşüncesi kısa zamanda taraftar bulmuştu. Bu ortamda İstanbul Hükümeti’nin de desteğini alan Türk Bedayiini Koruma Cemiyeti, 1922 yılı içinde “milli bir kıyafet” oluşturma anlayışıyla yola çıktı. Çarşaf üzerinde yoğunlaşan mesaisiyle cemiyet, belirleyeceği çarşaf modelini tüm kadınlara benimsetme iddiasındaydı.
Kadın tesettür harici kıyafet Türk Bedayiini Koruma Cemiyeti İstanbul
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Eylül 2014 |
Gönderilme Tarihi | 5 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Akademik İncelemeler Dergisi (AID) bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.