Eşyaları ve nesneleriyle evsel mekânlar önemli birer göstergedirler. Yuva olarak sıcaklık duygusu veren, sarıp sarmalayıp kucaklayan, dinlendiren bu özel alanlar sanatsal bir anlayışla tasarlandıklarında bireyin kimlik oluşumunda ve toplumsal statüsünü belirlemede önemli bir işlev görür. Televizyon dizilerinde karşılaştığımız mekânlar konunun geçtiği uzamdır ve öykünün anlatılmasında vazgeçilmez bir araçtır. Modern televizyon dizilerinde fon olarak kullanılan görkemli tasarı mekânlarını anlatının emrinde, dış dünyadan, yaşam alanlarından ayrılmış, arınık sanat mekânları olarak görmekteyiz.
Bu makalede, 2010 – 2011 sezonunda Türk televizyonlarında izlenme rekorları kıran “Öyle Bir Geçer Zaman ki” (2010) dizisi mekânları ekseninde dizi karakterlerinin kimlik oluşumundaki rolü ve mekânın toplumsal statü oluşturmadaki işlevi araştırılmıştır. Bu çerçevede medyada da geniş yer alan bu mekânın anlatıda nasıl bir ana rol üstlendiğini, mekânlar ve o mekânlarda kullanılan nesnelerin yıldız olma durumu Bachelard’ın “uzam-insan diyalektiği” ve Baudrilard’ın “Nesneler sistemi” kuramına dayanarak imgesel nesnenin kişiselleştirme ve simgesel statü kazandırma niteliği sorgulanmaktadır.
Bölüm | Görsel İletişim Tasarımı |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 1 Sayı: 1 |