Post-truth
kavramı özellikle 2016’da Oxford Sözlüğü tarafından yılın sözcüğü seçilmesinden
sonra küre çapında yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Kavramın tanımı, siyaset
açısından ne anlama geldiği, yeni medyanın rolü gibi konular en çok tartışılan
konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde tartışılan önemli konulardan
bir de postmodern teorisyen ve filozofların söylemlerinin post-truth durum
üzerinde bir etkide bulunup bulunmadığı hakkındadır. Bu noktada özellikle
Amerikalı pragmatist filozof Richard Rorty’nin ismi ön plana çıkmaktadır.
İngilizce konuşulan dünyada Rorty’nin felsefesi ve post-truth hakkında birçok
çalışma bulunmakta; çoğunlukla Rorty ve felsefesi post-truth duruma giden yolu
açmak veya en azından ona felsefi anlamda meşru bir zemin sunmakla “suçlanmaktadır”.
Öte yandan herhangi bir felsefi söylemin toplumsal/politik durumlara sebebiyet
ver(e)meyeceğini; dolayısıyla Rorty veya başka bir filozofu suçlamanın bir
anlamı olmadığını belirten teorisyenler de bulunmaktadır. Bu çalışmada
Rorty’nin felsefesi ana hatlarıyla ve özellikle hakikat kavramı etrafında
özetlenip bu felsefenin post-truth durumla ilişkisine dair söz konusu
tartışmalar özetlendikten sonra bu ilişki Karel Kosik’in Somutun Diyalektiği
kitabından geliştirdiği teorik yaklaşımdan hareketle farklı bir perspektifle
ele alınmaya çalışılmaktadır. Böylece bu örnek üzerinden somut toplumsal
durumlarla felsefi, teorik yaklaşımlar arasındaki diyalektik ilişki
gösterilmeye çalışılmaktadır. Post-truth ve felsefe konusunda Türkçe literatüre
katkı sunmak çalışmanın bir diğer amacıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2019 |
Kabul Tarihi | 3 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 8 |