İnsanın eğitim vasıtasıyla değişebildiği ve dönüşebildiğini ifade eden eğitimin imkanı meselesi, büyük ölçüde insan tabiatının mahiyeti çerçevesinde tartışılır. Çünkü insan tabiatı, eğitimin işleyeceği yatkınlık ve istidatları ifade eder. Bu çalışmada Ġazzâlî düşüncesinde insanın aslî tabiatlarını ifade eden fıtrat ve mizacın anlamları, nasıl farklılaştıkları ve bunların eğitim süreci açısından nasıl anlaşılabileceği üzerinde durulmaktadır. Çalışmada bu iki kavrama odaklanılmasının amacı, fıtrat ve mizacın Ġazzâlî düşüncesinde eğitimin kapsamı ve içeriğini belirleyen merkezî kavramlardan olmasıdır. Çalışma, literatürde bu kavrama Ġazzâlî özelinde odaklanan sınırlı sayıda çalışma olduğu için büyük ölçüde birincil kaynakların değerlendirilmesine dayanmaktadır.
Ġazzâlî düşüncesinde fıtrat ve mizaç, eğitimin mümkün olduğunu ifade etmekle birlikte, onun sınırlarını da belirler. İnsanı ruh ve bedenden müteşekkil bir varlık olarak gören Ġazzâlî’ye göre fıtrat, insanın ruhî yönünün tabiatını ifade ederken; mizaç, insanın bedenî yönünün tabiatına işaret eder. Ġazzâlî fıtratı farklı anlamlarda kullanıyor olsa da onun fıtrata yüklediği asıl anlam, tüm insanların yaratıcısını bilme istidadıdır. İnsanların bu dünyaya gelirken fıtratlarında hazır buldukları bu istidat, insana yaratıcısını ve eşyâyı tanımanın imkanını sunar ve her insan için ortaktır. Mizaç ise fıtrattan farklı olarak Ġazzâlî düşüncesinde tek bir anlamda kullanılır: Mizaç, insanın karakter özelliklerinin ve yatkınlıklarının en genel ifadesidir. Ġazzâlî’nin büyük ölçüde İbn Sînâ felsefesinden tevarüs ettiği mizaç anlayışına göre her insanın mizacı farklıdır. Fıtratın aksine her insan için biricik olan mizaç, aynı zamanda eğitimin sınırını belirleyen unsurdur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |