Vahiy, Yüce Allah’ın değişmez hakikatleri beyan etmek üzere insanlarla kurduğu bir iletişim olarak tanımlanabilir. İletişimde, verilen mesajların muhataplarca doğru anlaşılabilmesi için onların zihin yapıları, yaşayış biçimleri, tarihi ve kültürel arka planları göz önünde bulundurulmalıdır. Muhatabını dikkate almayan bir hitap onu etkileme ve zihin dünyasında değişikler yapma konusunda başarılı olamaz. Bu nedenle Yüce Allah, tarih boyunca insanlar arasından özel olarak seçtiği elçiler vasıtasıyla vahyi insanlara iletmiştir. Vahyin iletilmesi sırasında, insanların sahip oldukları nitelikleri ve içinde yaşadıkları toplumun ortak vasıfları, problemleri ve tarih, kültür gibi unsurları dikkate alınmıştır. Kur’an’da gerek geçmiş peygamberler ve kavimlerine dair anlatılarda gerekse Kur’an’ın ilk muhatabı Arap toplumunun tarihi bilgisine hitap eden, kültürel beğenilerine ve ortak sorunlarına değinen muhtevada muhatapların ortak yönlerinin öne çıkarıldığı görülmektedir. Kur’an ayetlerinde dikkat çeken bu durumun vahiy-muhatap ilişkisi bağlamında ele alınmasının gerekli olduğu açıktır. İslâmî ilimler alanında sözü edilen bu gayeye hizmet etmeyi amaçlayan bu çalışmada Kur’an ayetleri çerçevesinde vahyin muhatabı ile kurduğu ilişkide öne çıkarılan ortak nitelikler konu edilmiştir. Vahiy-muhatap ilişkisinde Kur’an’ın referans gösterdiği ortak yönler; peygamberlerin muhataplarınca tanınması, dil birlikteliği, ortak tarihi tecrübe, ortak kültür ve ortak sorunlara vurgu olarak tespit edilmiştir.
Destekleyen kurum bulunmamaktadır.
Çalışma bir proje ürünü değildir.
Herhangi bir kişi veya kuruma teşekkür bulunmamaktadır.
Revelation can be defined as the communication of Allah with human beings to declare unchangeable truths. In communication, in order for the messages to be understood correctly by the interlocutors, their mental structures, ways of life, historical and cultural backgrounds should be taken into consideration. An address that does not take the addressee into account cannot succeed in influencing him or her and making changes in his or her world of mind. For this reason, throughout history Allah has conveyed revelation to people through messengers whom he has specially chosen from among them. During the transmission of the revelation, the qualities of the people and the common characteristics, problems, history, and culture of the society in which they live were taken into consideration. In the Qur'an, it is seen that the common aspects of the interlocutors are emphasized both in the narratives about the past prophets and their tribes and in the content that addresses the historical knowledge of the Arab society, the first addressee of the Qur'an, and touches upon their cultural tastes and common problems. Clearly, this situation, which draws attention in the Qur'anic verses, needs to be addressed in the context of the revelation-addressee relationship. In this study, which aims to serve this purpose in the field of Islamic sciences, the common qualities that are emphasized in the relationship between revelation and its interlocutor within the framework of Qur'anic verses are discussed. In the relationship between revelation and addressee, the Qur’an refers to the recognition of the prophets by their addressees, unity of language, common historical experience, common culture, and emphasis on common problems.
Çalışma bir proje ürünü değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Çalışma bir proje ürünü değildir. |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |