Öz
Çocukluk, tarihsel olarak inşa edilmiş bir kavramdır. Tarih boyunca farklı anlamlara
gelmiştir. Sinemadaki çocukluk imgesi de farklı zamanlarda farklı biçimlerde
görünmektedir. Türkiye sinemasındaki çocukluk imgesi de zamanla büyük dönüşüm
yaşamıştır. Çocukluk 1980 öncesi sinemada masum bir figür olarak görünürken,
daha sonra kriz kaynaklı bir figüre dönüşmektedir. Özellikle 2000 sonrası Türkiye
sinemasındaki çocukluğun farklı temalarından biri de cinsiyettir. Bu çalışmada Sivas
ve Hayat Var filmleri örneği ile kız ve erkek çocukların yetişkinliğe geçiş sürecinin
sinemada nasıl görünür olduğu analiz edilmeye çalışılacaktır. Çalışmanın temel
kuramsal çerçevesi Connell’in “hegemonik erkeklik” kavramı ve Bourdieu’nün “erkeklik
habitusu” üzerinden yürütülecektir. Sivas filmindeki köpek dövüşü oyunu, Bourdieu’nün
homo-sosyal erkek topluluklar kavramı ve Huizinga’nın oyun kavramıyla birlikte analiz
edilecek iken Hayat Var’daki kadınlık, hegemonik erkekliğin kadınlıkla ilişkisi ve ses
kurgusu açısından değerlendirilecektir. Böylece erkekliğe ve kadınlığa geçişin farklı
sinema anlayışları olan yönetmenler üzerinden değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.