Öz
Toplumsal cinsiyet günümüzün en önemli tartışma konularından biridir. Ataerkil
toplumların yarattığı en sürekli ve zamana karşı en iyi direnebilen kalıplar, ‘kadınlık’
ve ‘erkeklik’ kimlikleri ile bunların ilişkileri ve davranışlarını tanımlayan örüntülerdir.
Literatürde kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğe ilişkin pek çok kuramsal yaklaşım
ortaya konmuş, kadının toplumsal bağlamda dezavantajlı konumunun nedenleri
araştırılmıştır. Biyolojik, sosyolojik ve feminist perspektiften yola çıkılarak ortaya konan
yaklaşımların kadının ikincil konumunu açıklama konusundaki yeterliliği bu çalışmanın
odak noktasıdır. Bu çerçevede çalışma toplumsal cinsiyet rollerinin kökenini ve tarihsel
sürecini ele alan kuramsal yaklaşımları irdelemekte, kadını günümüzdeki toplumsal
yapının gerçekliğinde ‘kadın’ yapan nedenleri incelemektedir. Çalışma kapsamında
toplumsal cinsiyet farklılıklarının kökeni ve gelişimine ilişkin önemli bulgular sunan
Biyolojik Kuram, Sosyal Yapılandırma Kuramları, Marksist Analiz ve Sosyalist Feminizm
kuramları ele alınmıştır. Söz konusu kuramlar karşılaştırmalı olarak çözümlenmiş,
alana ilişkin yapılan eleştiriler ışığında kadının günümüzde sahip olduğu ikincil
toplumsal rolün nedenleri araştırılmıştır. Bu kapsamda yapılan karşılaştırma sonucu
farklı perspektiflerle ortaya konan kuramsal yaklaşımlardaki eksikler irdelenmiş,
sonuç olarak kadının toplumsal konumuna ilişkin problemlerin çözümlenmesinde en
kapsayıcı yaklaşımın sosyalist feminizm olduğu görüşüne varılmıştır.