Öz
Kadın çalışmaları literatüründe “femicide” olarak kullanılan kadın cinayeti olgusu,
kadınların, kadın olmalarından dolayı eril şiddet yoluyla öldürülmelerini ifade etmektedir.
Kadınlar başta eşleri, eski eşleri, birlikte olduğu erkekler gibi en yakınlarındaki ya da
hiç tanımadıkları erkekler tarafından cinayete kurban gitmektedir. Kadın bedeni ve
cinselliği üzerindeki eril denetim ve tahakküm, şeref ve namus adı altında evlilikte
ve kamusal alanda kadınların ölümlerine neden olmaktadır. Öyle ki dünya genelinde
her yıl yaklaşık 66.000 kadın öldürülmektedir. Türkiye’de de son on iki yılda 1.246,
son bir yılda da 300’e yakın kadın cinayeti işlenmiştir. Kadın cinayetlerinin faillerinin
büyük çoğunluğunun akraba erkekler olması, ataerkil toplumsal yapı ve değerlerle
onları yeniden üreten mekanizmaları sorgulamayı gerekli kılmaktadır. Ulaştığı kitlenin
yaygınlığı ve ileri teknoloji dolayısıyla yazılı ve görsel medya bunlardan birisidir. Kadın
cinayetlerine ilişkin haberlerde kullanılan üslup, semboller, işaretler, sayılar, sözcükler
ve fotoğraflarla egemen eril değerler ile toplumsal cinsiyet düzeni yeniden üretilmekte
ve pekiştirilmektedir.
Bu makalede medyanın rolü Radikal gazetesi örneğinde ele alınmaktadır. İlk olarak
dünyadaki ve Türkiye’deki görünümleriyle kadın cinayeti olgusu ve medya ilişkisi
sosyolojik olarak farklı boyutlarıyla değerlendirilmektedir. İkinci olarak Radikal
gazetesinde 2013 yılında yayınlanan 79 aileiçi toplumsal cinsiyet temelli kadın cinayeti
haberinin haber taşıma değeri ve haber yapma biçimi sorgulanmaktadır. Kadın
cinayeti haberlerinin başlık ve metinleri içerik analizi tekniğiyle değerlendirilerek,
Radikal gazetesi örneğinde medyada cinsiyet temelli ayrımcılığın ve cinsiyetçiliğin
izleri sorgulanmaktadır. Kadın cinayetlerini sıradan, normal ve sansasyonel haberlere
dönüştüren medyanın cinsiyetçi söylemi yeniden üretme biçimleri tartışılmaktadır.