The general tendency in the Western literature is to assume that economic thought started with Aristotle and no contribution whatsoever was made to science in the world up until Thomas Aquinas. The aim of this article is to question the validity of this assumption. Could the argument really be true that in the period in question there was total inactivity and no scientific development was made? Could a long period of approximately 1600 years be described as a huge void? These are the type of questions that the present paper aims to answer.
The period called the Dark Ages in the West is in fact the one in which the East lived its golden age. Many a scholars emerged in this period, producing invaluable works. In addition, these scholars taught great numbers of students and thus enabled the transmission of scientific thought to the West.
In this period that included the foundation and development of the Islamic State, innumerable practices in many fields such as law, finance and organization of social life were based on the Holy Qur’an and the Sunnah. A disciple of Abu Hanifah, one of the major scholars of the Hanifah sect, Abu Yusuf adhered to the Holy Qur’an and the Sunnah in his role as Qadi'l-qudat (grand qadi) and was a scholar who regarded very highly the principle of justice while his invaluable book Kitab al-Kharaj, which harboured policy propositions that went beyond its time, set significant examples of the ideal of Islamic state and practices. Abu Yusuf is a prominent scholar by virtue of his views and practices and being the first practitioner of countless policy propositions that gained acceptance in the modern world. Thus, this article deals with the ideas of Abu Yusuf and their repercussions in the modern world.
Batı literatüründe genel kabul gören yargı iktisadi düşüncenin Aristoteles ile başladığı ve Aquinalı Thomas’a kadar dünyada bilime katkı sağlayan hiçbir gelişmenin yaşanmadığı yönündedir. Bu çalışmanın amacı bu yargının doğruluğunu sorgulamaktır. Gerçekten de sözü edilen bu yıllarda tamamen durgunluğun hakim olduğu, herhangi bir bilimsel gelişmenin yaşanmadığı tezi doğru olabilir mi? Yaklaşık 1600 yıl gibi bir zaman dilimi koca bir boşluk olarak nitelendirilebilir mi? Çalışmanın amacı bu sorulara yanıt bulmaktır.
Batı dünyasında karanlık çağ olarak adlandırılan bu dönem esasen Doğunun altın çağını yaşadığı dönemdir. Pek çok bilim adamı bu dönemde yetişmiş, kıymetli eserler meydana getirmişlerdir. Dahası bu bilim adamları çok sayıda yabancı öğrenciye dersler vererek bilimin Batıya aktarılmasını sağlamıştır.
İslam Devletinin kuruluş ve gelişme dönemlerini kapsayan bu zaman diliminde hukuk, maliye, iktisat, sosyal hayatın düzenlenmesi gibi pek çok alanda uygulanan politikalar temellerini Kuran ve sünnetten almaktadır. Kuran ve sünnete bağlı kalarak İslam devletinde kadılkudatlık görevinde bulunan, adalet ilkesine büyük önem veren ve Hanefi mezhebinin önemli alimi Ebu Hanefi’nin öğrencisi olan Ebu Yusuf tam da bu dönemde yaşamış ve zamanının çok ötesinde politika önerileri içeren Kitabül-Harac adlı çok kıymetli eseri islami devlet anlayışının ve uygulamalarının önemli bir örneğini teşkil etmektedir. Ebu Yusuf görüş ve uygulamalarıyla, modern dünyada kabul gören pek çok politika önerisinin ilk uygulayıcısı olması nedeniyle özellikle dikkat çeken bir bilim adamıdır. Bu çalışmada Ebu Yusuf’un görüşleri ve modern dünyadaki yansımaları ele alınmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 13 |