The principles of the lyric and declamatory rhetoric of our classical poetry constitute almost profound trance and Nesve of Sufism. If the interests of mysticism and Sufism in the motto of the classical poetry is obvious that it is not much left for him. No doubt some of the reviews of some of the poets in the necessity of this axiom of faith too is said to use the poem in a literary reputation flavor. As a result, we have text that are important to us. What really believe that or believe that the poet does not matter at this point. Although some alien system of thought influenced by Sufism is the source of Islam. Has sat on the system over the centuries, it has revealed the many rules and maxims. Surely the concept of space, there are difficulties arising from the spiritual and sits on the abstract concept. Forming large fans understand about these concepts and perceptions are formed. Three of the many maxims in the Sufi tradition "moment in time", "time’s son", "time’s father" are concepts. Similarly, and with different perceptions "moment in time", refers to a situation that is out of time on known or divine dimension. Those who experience this mo-ment " time’s son ", also for saving this moment, "time’s father " is called. In some of our classical poetry couplets known to describe these concepts it seems to manifest in appropriate use.
Sufism moment in time(ân-ı dâim) time’s son(ibnü’lvakt) time’s father (ebu’l-vakt)
Klasik şiirimizin lirik ve coşkulu söyleminin esasını neredeyse tasavvufun engin vecit ve neşvesi oluşturmaktadır. Onun için Klasik şiirin içerisinden tasavvufu ve tasavvuf düsturlarının çıkarırsak geriye pek bir şey kalmayacağı malumdur. Şüphesiz bazı değerlendirmelerde şairlerin bir kısmının bu düsturları inançlarının gereğinden çok, bir edebi çeşni itibarıyla şiirlerinde kullandıkları söylenmektedir. Neticede bizim için önemli olan elimizdeki metinlerdir. Şairlerin neye gerçekten inandığının veya inanmadığının bu noktada önemi yoktur. Tasavvuf bazı yabancı düşünce sistemlerinden etkilenmiş olsa da kaynağını İslam’dan almaktadır. Yüzyıllar içinde sistemini oturtmuş, pek çok kaide ve düsturunu ortaya koymuş-tur. Şüphesiz kavram alanının, manevi ve soyut kavramların üzerine oturuyor olmasından kaynaklanan sıkıntıları vardır. Bu kavramlarla ilgili çok geniş yelpazeler oluşturan anlama ve algılamalar oluşmuştur. Tasavvuf geleneğindeki pek çok düsturdan üçü de “ân-ı dâim”, “ibnü’ l-vakt”, “ebu’l-vakt” kavramlarıdır. Benzer ve farklı algılamalarla birlikte “ân-ı dâim”, bilinen zamanın dışında veya üstünde bir durumu ifade etmektedir ki İlahi bir boyuttur. Bu anı tecrübe edenlere “ibnü’l-vakt”, bu anı tasarruf edenlere de “ebu’l-vakt” denmektedir. Klasik şiirimizin bazı beyitlerde bu kavramların bilinen tariflerine uygun kullanımlarda karşımıza çıktığı görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2015 |
Kabul Tarihi | 1 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 3 Sayı: 7 |