Soğuk Savaş’ın sona ermesinin hemen ardından ABD gücünü konsolide etmek ve hegemonyasını
sağlamlaştırmak amacıyla önceliğini Avrupa kıtasına vermiştir. ABD bir taraftan Avrupa bütünleşmesini
desteklerken diğer yandan NATO’nun genişlemesine önem vermiş ve Rusya ile ilişkilerini iyileştirmeye
gayret etmiştir. Afganistan ve Irak’taki başarısızlıklar, Avrupa’nın önde gelen devletleriyle ortaya çıkan görüş
ayrılıkları, Rusya’nın revizyonizmi ve ekonomik alanda ortaya çıkan krizlerin neticesinde ABD kendisine
çıkış yolu olarak Asya-Pasifik bölgesini görmüştür. 2000’li yılların sonları itibariyle şu açık bir biçimde
ortaya çıkmaya başlamıştır: ABD’nin tek başına parametreleri belirleme gücüne sahip olduğu tek kutuplu
düzenin hâkim olduğu Soğuk Savaş sonrası dönem sona ermekte ve yeni bir dönem bütün belirtileriyle
ortaya çıkmaktadır. Bu yeni düzende en başta gelen aktörlerden biri de kuşkusuz Çin’dir ve yeni mücadele
alanı da Asya-Pasifik bölgesidir. Küreselleşme sürecine bağlı olarak, ABD ile Çin arasındaki güvenlik
ilişkilerinin siber güvenlik veya astro-politiği de yansıtan çok boyutu mevcuttur. Ancak bu çalışmada konu
salt askeri güvenlik perspektifinde ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 3 |
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (AKSOS)