The main purpose of this study is to focus on Gramsci's views in contemporary social theory. Gramsci, born in Southern Italy in 1891, is a theorist who has made significant contributions to contemporary social theory and modern sociology with his theory of hegemony. Gramsci mainly used the word hegemony while analyzing the issues in the world of mind. In this sense, the first concept that comes to mind when Gramsci is mentioned is hegemony. Although hegemony contrasts with domination, basically domination and hegemony are side by side. In the sense of the importance he gives to hegemony, the distinction between civil society and political society should be mentioned. Gramsci brings civil society to the fore as opposed to the domination-based structure of political society. The key point here is that the hegemonic structure of civil society is opposed to the coercive nature of political society. In this context, ideology comes into play along with hegemony. While emphasizing politics and will, Gramsci states that hegemony is established after the problem of social legitimacy is resolved. Gramsci is one of the most important Post-Marxist thinkers of the first half of the 20th century. Gramsci, a superstructure theorist, added new meanings to Marx's structure-oriented analyzes. In this respect, Gramsci gave more importance to the superstructural area. Gramsci, in his sociological analysis, drew attention to the importance of the cultural field, as well as economic factors. In this study, Gramsci's subjects such as civil society, hegemony, superstructure, ideology, culture and intellectuals are included with the data obtained from the literature review. In addition, it aims to determine and interpret life and world of thought.
Hegemony civil society superstructure ideology intellectuals
Bu çalışmanın temel amacı, çağdaş sosyal teoride Gramsci’nin görüşlerine odaklanmaktır. Güney İtalya’da 1891 yılında doğan Gramsci, hegemonya kuramıyla çağdaş sosyal teoriye ve modern sosyolojiye önemli derecede katkı yapmış bir teorisyendir. Gramsci, zihin dünyasında konuları analiz ederken ağırlıklı olarak hegemonya sözcüğünü kullanmıştır. Bu anlamda, Gramsci deyince akla gelen ilk kavram hegemonyadır. Hegemonya tahakkümle tezatlık oluştursa da temelde tahakküm ve hegemonya yan yanadır. Onun hegemonyaya verdiği önem anlamında sivil toplum-politik toplum ayrımına değinilmelidir. Gramsci, politik toplumun tahakküm temelli yapısının karşısına sivil toplumu öne çıkarır. Burada kilit nokta, politik toplumun zora dayalı niteliğine karşı sivil toplumun hegemonyaya bağlı yapısının konulmuş olmasıdır. Bu bağlamda, işin içine hegemonyayla birlikte ideoloji de girmektedir. Gramsci, politika ve iradeyi ön plana çıkarırken, hegemonyanın toplumsal meşruluk sorunu halledildikten sonra kurulduğunu ifade eder. Gramsci, 20. yüzyılın ilk yarısının en önemli Post- Marksist düşünürlerindendir. Bir üstyapı teorisyeni olan Gramsci, Marx’ın yapı odaklı çözümlemelerine ek olarak yeni anlamlar ilave etmiştir. Bu yönüyle de Gramsci, üstyapısal alanı daha fazla önemsemiştir. Gramsci, sosyolojik tahlillerinde ekonomik etkenlerin yanı sıra esas olarak kültürel alanın önemine dikkat çekmiştir. Bu çalışma, literatür taramasıyla elde edilen verilerle Gramsci’nin sivil toplum, hegemonya, üst yapı, ideoloji, kültür ve aydınlar gibi konularına yer verilmiştir. Ayrıca, yaşamı ve düşünce dünyasını saptama ve yorumlama amacı taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyal Teori |
Bölüm | Sosyoloji |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.